the act of resolving or making clear; resolution; solution

listen to the pronunciation of the act of resolving or making clear; resolution; solution
İngilizce - Türkçe

the act of resolving or making clear; resolution; solution teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

resolve
{f} çözümlemek
resolve
kararlılık
resolve
çözünmek
resolve
ortadan kaldırmak
resolve
niyet

İki tarafın da iyi niyetiyle, sorunumuzun üstesinden gelinebilir. - With a bit of good will on both sides, our problems should be able to be resolved.

resolve
çöz

Ofis çalışanları problemi çözmek için hızlı ve etkili çalıştılar. - The office staff worked quickly and efficiently to resolve the problem.

Bu çatışmayı çözmek imkansız. - It is impossible to resolve the conflict.

resolve
ayrıştırmak
resolve
karar

Daha sıkı çalışmaya karar verdiler. - They resolved to work harder.

Onunla ilişkimi tamamen bitirmeye kesin karar verdim. - I resolved to break up with her cleanly.

resolve
azimlilik
resolve
halletmek
resolve
erimek
the act of
eyleminin
resolve
{f} -e azmetmek, -e kesin karar vermek: She resolved to give up cigarettes. Sigarayı bırakmaya karar verdi
resolve
{i} azim
resolve
{f} tahlil etmek
resolve
(Tıp) Eritmek
resolve
{f} haline getirmek
resolve
{i} yasa teklifi
resolve
{f} aklına koymak
İngilizce - İngilizce
resolve
the act of resolving or making clear; resolution; solution