Prenses kelimelerle tarif edilemeyecek kadar güzeldi.
- The princess was beautiful beyond description.
O ülkenin güzelliği tarifin ötesindedir.
- The beauty of that country is beyond description.
Bu yazarın kitapları bana uygun gelmiyor çünkü erotik tasvirler fazla sapıkça.
- This author's books don't suit me because the erotic descriptions are too perverted.
Tom'un tasviri doğruydu.
- Tom's description was accurate.
Adam tanımlamaya uyuyor.
- The man answers the description.
Tom kesinlikle polisin bize verdiği tanıma uyuyor.
- Tom certainly fits the description that the police gave us.
Kurbanın katili tarafından yapılan çarpıcı betimleme, gözyaşları içinde mahkemeyi terk eden annesine çok ağır geldi.
- The graphic description of the victim's murder was too much for his mother, who ran out of the court in tears.
Kısmen yeterli bilgiyi alamadığından dolayı Harper'in açıklaması eksik kalıyor.
- Partly because he could not receive enough information, Harper's description remains imperfect.
1917 yılında, Albert Einstein Genel Görelilik Teorisine dayalı evrenin bir açıklamasını önerdi.
- In 1917, Albert Einstein proposed a description of the universe based on his Theory of General Relativity.
Sami polise şüphelinin bir eşkalini verdi.
- Sami gave police a description of the suspect.
Neler olduğuna dair detaylı bir açıklamaya ihtiyacımız var.
- We need a detailed description of what happened.
O, kazaya ayrıntılı bir açıklama getirdi.
- He gave a detailed description of the accident.
Depremde hissettiğimiz korku tanımlamanın ötesindeydi.
- The fear we felt at the earthquake was beyond description.
İşte kısa bir tanımlama.
- Here is a brief description.