Birlik komutanı ordusunu düşman topraklarına götürdü.
- The commanding officer led his army into enemy territory.
Komutan müzakere etmeyi reddetti.
- The commander refused to negotiate.
O, iyi bir Fransızca hakimiyetine sahip.
- She has a good command of French.
Benim sekreterim iyi bir İngilizce hakimiyetine sahiptir.
- My secretary has a good command of English.
Command cannot be otherwise than savage, for it implies an appeal to force, should force be needful. (H. Spencer, Social Statics, p. 180).