Tom bütün gece tamamen uyanık kaldı.
- Tom remained wide awake the whole night.
Devriye arabaları alanının tamamını kapsamaktadır.
- The patrol cars cover the whole of the area.
Bütün pastayı yiyecek mi?
- Will he eat the whole cake?
Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim.
- I spent the whole afternoon chatting with friends.