İngilizce - Türkçe
the ability to learn or understand or to deal with new or trying situations teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- intelligence
- {i} akıl
Ünlü biri hayal akıldan daha önemlidir dedi.
-Someone famous said that imagination is more important than intelligence.
- intelligence
- istihbarat
Fransız İstihbaratı için çalışır.
-She works for French intelligence.
İnanç istihbaratın ölümüdür.
-Belief is the death of intelligence.
- intelligence
- anlak
- intelligence
- istihbari (bilgi)
- intelligence
- haber alma
- intelligence
- {i} beyin
- intelligence
- (Askeri) (NATO) İSTİHBARAT: Yabancı ülkeler, düşman veya muhtemel düşman kuvvetler veya unsurlar, veya gerçek veya muhtemel harekat bölgeleri hakkındaki bilginin işlenmesi sonucu çıkan ürün. Terim, bu sonucu veren faaliyet, bu tip faaliyetle ilgili kuruluşlar içinde geçerlidir. Bak. "basic intelligence", "combat intelligence", "security intelligence"; "strategic intelligence", "target intelligence", "technical intelligence"
- intelligence
- {i} bilgi
Zeka ve bilgi iki ayrı şeydir.
-Intelligence and knowledge are two independent things.
Zeka ve bilgi iki çok farklı şeydir.
-Intelligence and knowledge are two very different things.
- intelligence
- {i} anlama
Onu anlamak için çok zekaya ihtiyacın yok.
-You don't need much intelligence to understand that.
- intelligence
- öIçülmüş zeka derecesini gösteren rakam
- intelligence
- intelligence quotient zekâ bölümü
- intelligence
- intelligence bureau istihbarat bürosu
- intelligence
- {i} haber; bilgi
- intelligence
- {i} zekâ sahibi
- intelligence
- intelligen
- intelligence
- {i} kafa
- intelligence
- intelliqence service istihbarat teşkilâtı
- intelligence
- (isim) anlayış, beyin, zekâ, akıl, akıllılık, zekilik, akıllı kimse, anlama, idrak, kafa, bilgi, haberalma, istihbarat
- intelligence
- {i} zekilik
İlgili Terimler
İngilizce - İngilizce
the ability to learn or understand or to deal with new or trying situations teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- intelligence
the ability to learn or understand or to deal with new or trying situations
Heceleme
the a·bi·li·ty to learn or un·der·stand or to deal with new or try·ing situationsTürkçe nasıl söylenir
dhi ıbîlıti tı lırn ır ʌndırständ ır tı dil wîdh nyu ır trayng sîçueyşınzTelaffuz
/ᴛʜē əˈbələtē tə ˈlərn ər ˌəndərˈstand ər tə ˈdēl wəᴛʜ ˈnyo͞o ər ˈtrīɴɢ ˌsəʧo͞oˈāsʜənz/ /ðiː əˈbɪlətiː tə ˈlɜrn ɜr ˌʌndɜrˈstænd ɜr tə ˈdiːl wɪð ˈnjuː ɜr ˈtraɪŋ ˌsɪʧuːˈeɪʃənz/
Resimler
Geçmiş
Favoriler