Tom'un farklı bir perspektifi var.
- Tom has a different perspective.
Biz perspektif kaybediyoruz.
- We're losing perspective.
Problemi bir çocuğun bakış açısıyla düşünmeliyiz.
- We should consider the problem from a child's perspective.
Soruna başka bir bakış açısından yaklaşmaya karar verdim.
- I've decided to approach the problem from another perspective.
Güneş sarıdır. Bu sizin bakış açınıza bağlı. Ben sarılığın güneşli olduğu fikrindeyim.
- The sun is yellow. That depends on your perspective. I am of the opinion that yellowness is sunny.
Onun siyasi bakış açısını onaylıyorum.
- I share his political perspective.