Onu yapman için seni zorlamak istemiyorum.
- I don't want to force you to do that.
Gitmen için seni zorlamak istemiyorum.
- I don't want to force you to go.
İsyancı kuvvetler döğüşmek için hazırlandı.
- Rebel forces prepared to fight.
Kaba kuvvet kullanırsan savaş başlatırsın.
- Act too forcefully and you'll start a war.
Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
- At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
Japon askeri güçleri durdurmak için çok güçlü görünüyordu.
- The Japanese military forces seemed too strong to stop.
Yasa artık yürürlükte değil.
- The law is no longer in force.
Bu kanun hâlâ yürürlükte mi?
- Is that law still in force?
Sebzelerini yemesi için ona baskı yaptı.
- She forced him to eat his vegetables.
Kamuoyu baskısı orduyu hareket etmesi için zorladı.
- Public pressure forced the army to act.
İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir.
- Persuasion is often more effectual than force.
show of force.