that whom other people know, renowned, famous teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- known
- bilinen
Uranus'un kara, kaya parçaları şeklinde nesneleri içeren, onbir bilinen halkası vardır.
-Uranus has eleven known rings, which contain dark, boulder-sized particles.
Sibirya Demiryolu, dünyadaki bir defada en uzun ve en iyi bilinen demiryoludur.
-The Siberian Railway is at once the longest and best known railway in the world.
- known
- {s} tanınan
Sami iyi tanınan bir avukat tuttu.
-Sami hired a well known attorney.
Bir sosyete moda toplumda iyi tanınan ve sosyal faaliyetlere ve eğlenceye düşkün bir kişidir.
-A socialite is a person who is well known in fashionable society and is fond of social activities and entertainment.
- known
- sayılı
- known
- muayyen
- known
- tanınmak
Tanınmak istemiyorum.
-I don't want to be known.
O hem Japonya'da hem de Amerika Birleşik Devletlerinde iyi tanınmaktadır.
-She is well known both in Japan and in the United States.
- known
- ünlü
San Fransisko, sisi ve diğer şeylerin arasında tepeleri ile ünlüdür.
-San Francisco is known for its fog and its hills among other things.
- known
- {f} bil
Onun adı bu kasabada herkesçe bilinmektedir.
-His name is known to everyone in this town.
Firma, yüksek kaliteli ürünleriyle bilinmektedir.
-The firm is known for its high-quality products.
- known
- tanınmış
O, bir şarkıcı olarak iyi tanınmıştır.
-As a singer, she's well known.
O, ülkemizde iyi tanınmıştır.
-He is well known in our country.
- known
- {s} belli
- known
- f., bak. know. s. bilinen. i
İlgili Terimler
that whom other people know, renowned, famous teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- known