that which pleases; a favor; a gratification

listen to the pronunciation of that which pleases; a favor; a gratification
İngilizce - Türkçe

that which pleases; a favor; a gratification teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

pleasure
{i} haz
pleasure
{i} keyif

Frank keyifle akşamki randevuyu bekliyordu. - Frank was waiting with pleasure for the date in the evening.

Bu kitap sana büyük keyif verecek. - This book will give you great pleasure.

pleasure
zevk

Birkaç şey bize müzik kadar çok zevk verir. - Few things give us as much pleasure as music.

O, kadınları anlamlı bir meşgale olmaktan daha ziyade tek kullanımlık zevk olarak görüyor. - He regards women as disposable pleasures rather than as meaningful pursuits.

pleasure
It is a pleasure Benim için bir zevktir
pleasure
{i} sevinç

Mary'nin gözleri sevinçle parlıyordu. - Maria's eyes lightened with pleasure.

pleasure
zevk vermek
pleasure
sefa
pleasure
lezzet sevinç
pleasure
(isim) zevk, haz, sevinç, keyif, memnuniyet, istek, irade
pleasure
at pleasure isteğe göre
pleasure
do the pleasure of lütfunda bulunmak
pleasure
zevk almak
pleasure
{i} irade
pleasure
{i} istek
pleasure
{i} lütuf, şeref: May I have the pleasure of this dance? Bu dansı bana lütfeder misiniz? Will you do me
pleasure
{i} (Felsefe) haz
İngilizce - İngilizce
pleasure
that which pleases; a favor; a gratification