that which one is morally or legally obligated to do

listen to the pronunciation of that which one is morally or legally obligated to do
İngilizce - Türkçe

that which one is morally or legally obligated to do teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

duty
{i} görev

Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti. - The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.

Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır. - The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.

duty
vazife

Bir insan vazifesini yapmalı. - One should do one's duty.

Ben ebevenylerime yardım etmenin benim vazifem olduğunu hesaba katarım. - I consider it my duty to help my parents.

duty
(Askeri) GÖREV: Askeri personelin atanmış oldukları belirli iş veya işyeri
duty
kapasite
duty
(Fotoğrafçılık) fotoğraf
duty

İşi bitirmek sizin göreviniz. - It's your duty to finish the job.

Senin görevin ülkeni bir yabancı işgalinden kurtarmak. - Your duty is to save your country from a foreign invasion.

duty
sorumluluk
duty
{i} yükümlülük
duty
{i} gümrük vergisi

Bu mallar gümrük vergisinden muaftır. - These articles are all exempt from duty.

Bu mallar için gümrük vergisi yok. - These goods are free of duty.

duty
kudret
duty
{i} gümrük resmi, gümrük vergisi
duty
{i} gümrük

Gümrüksüz mağazalardan herhangi bir şey almadım. - I didn't buy anything at the duty-free shops.

Burada gümrüksüz şeyler alabilir miyim? - Can I buy things here duty-free?

duty
{i} ödev

Ödevsiz hak, imtiyazdır. - A right without a duty is a privilege.

duty
(Askeri) en erken varış tarihi; tümen üstü kademe (Kara Kuvvetleri); uzatılmış aktif görev
duty
{i} vergi

Vergi ödemenin bizim görevimiz olduğunu düşünüyorum. - We think that it's our duty to pay taxes.

Bu mallar gümrük vergisinden muaftır. - These articles are all exempt from duty.

duty
(isim) ödev, gümrük, hizmet, yükümlülük, görev, vergi, gümrük vergisi
duty
boyun eğme
İngilizce - İngilizce
duty

She felt it was her bounden duty to tell the police about the incident.

that which one is morally or legally obligated to do

    Heceleme

    that which one I·s morally or le·gal·ly obligated to do

    Türkçe nasıl söylenir

    dhıt hwîç hwʌn îz môrıli ır ligıli äblıgeytîd tı du

    Telaffuz

    /ᴛʜət ˈhwəʧ ˈhwən əz ˈmôrəlē ər ˈlēgəlē ˈäbləˌgātəd tə ˈdo͞o/ /ðət ˈhwɪʧ ˈhwʌn ɪz ˈmɔːrəliː ɜr ˈliːɡəliː ˈɑːbləˌɡeɪtɪd tə ˈduː/