that which is real, in a deeper sense; spiritual or 'genuine' reality

listen to the pronunciation of that which is real, in a deeper sense; spiritual or 'genuine' reality
İngilizce - Türkçe

that which is real, in a deeper sense; spiritual or 'genuine' reality teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

truth
hakikat

Hakikat karşısında galip gelemezsin. - You can't win against the truth.

Rüyalar hakikati söyler. - Dreams tell the truth.

truth
doğruluk

Onun söylediklerinde bir miktar doğruluk var. - There is a certain amount of truth in what he's saying.

Doğruluk mu cesaret mi oynayalım. - Let's play truth or dare.

truth
doğru

Doğruyu söylemek gerekirse, ben senin baban değilim. - To tell the truth, I am not your father.

Eğer yapmadığım bir şey için ailem beni cezalandırdıysa , onlara doğruları söylerdim ve benim masumiyetle ilgili onları ikna etmeye çalışırdım. - If my parents punished me for something I didn't do, I would tell them the truth and try to convince them of my innocence.

truth
gerçek

Sonunda gerçek bizim tarafımızdan öğrenildi. - At last, the truth became known to us.

Bilimsel gerçek insan aklının bir yaratılışıdır. - Scientific truth is a creation of the human mind.

truth
{i} gerçek, doğru, hakikat: What she said is the truth. Onun söylediği doğrudur
truth
hakikilik
truth
(Osmanlıca) hakikati

Rüyalar hakikati söyler. - Dreams tell the truth.

Ona hakikati söyletmekte başarılı oldu. - She succeeded in getting him to tell the truth.

truth
realite
truth
asıl
truth
içtenlik
truth
gerçeklik

Birçok gerçekler ama yalnızca tek gerçeklik vardır. - There are many truths, but only one reality.

Gerçeklik ve gerçek arasındaki fark nedir? - What is the difference between reality and truth?

truth
dürüstlük
truth
in truth hakikaten
truth
filvaki
truth
of a truth gerçekten
truth
gerçekten

Doğruyu söylemek gerekirse, onu gerçekten sevmiyorum. - To tell the truth, I don't really like him.

O, gerçekten kaçmaya çalışmadı. - She didn't try to evade the truth.

truth
gospel truth mutlak hakikat
truth
içtenlik/gerçekl
truth
{i} doğruluk, gerçeklik: Truth is relative. Doğruluk
İngilizce - İngilizce
truth
that which is real, in a deeper sense; spiritual or 'genuine' reality