that which is placed ahead of others

listen to the pronunciation of that which is placed ahead of others
İngilizce - Türkçe

that which is placed ahead of others teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

primary
{s} başlıca

Gösteri Stokçular Amerika'da koltuk psikolojinin başlıca nedenlerinden biridir. - The show Hoarders is one of the primary causes of armchair psychology in America.

primary
{s} birincil

Teleskopların birincil ve ikincil aynası vardır. - Telescopes have a primary and a secondary mirror.

Aile için sevgi bizim birincil görevimiz. - Love for the family is our primary duty.

primary
{s} ana

Onun başarısızlığının ana nedeni tembelliktir. - The primary cause of his failure is laziness.

Fransızca Tom'un ana dilidir. - French is Tom's primary language.

primary
öncelikli

Benim öncelikli ilgim sizin güvenliğinizdir. - My primary concern is your safety.

Nereye gideceğim ve ne göreceğim benim öncelikli ilgilerim. - Where to go and what to see were my primary concerns.

primary
(sıfat) ilk, birinci, baş, başlıca, ana, temel, en başta gelen, birinci derecede, birincil
primary
asıl
primary
ilksel
primary
(Denizbilim) ilkil
primary
baş

Dürüstlük onun başarısı için temel nedendir. - Honesty is the primary reason for his success.

Gösteri Stokçular Amerika'da koltuk psikolojinin başlıca nedenlerinden biridir. - The show Hoarders is one of the primary causes of armchair psychology in America.

primary
(İnşaat) ilk, birinci
primary
{s} en önemli, başlıca; temel, ana, asıl: primary problem en
primary
{s} temel

Bilimin temel amacı gerçeği , yeni gerçeği bulmaktır. - The primary aim of science is to find truth, new truth.

Elektronik haber medya temel bilgi kaynağımızdır. - Electronic news media is our primary source of information.

primary
{i} ana renk

Üç ana renk, diğer bütün renklerin temelidir. - The three primary colors are the basis of all the other colors.

On iki rengin bir toplamı için üç ana renk ve dokuz ikinci derecede renk vardır. - There are three primary colours and nine secondary colours for a total of twelve colours.

primary
primer
primary
{s} birinci

Diğerleri bir seçim düzenlerken, bazı devletler parti yönetim kurulu tarafından birincil adaylar seçerler. - Some states select primary candidates by caucus, while others hold an election.

Aile için sevgi bizim birincil görevimiz. - Love for the family is our primary duty.

primary
{i} uçucu kanat tüyü
primary
{s} birinci derecede
İngilizce - İngilizce
primary

Preferred stock has primary claim on dividends, ahead of common stock.

that which is placed ahead of others

    Heceleme

    that which I·s placed a·head of others

    Türkçe nasıl söylenir

    dhıt hwîç îz pleyst ıhed ıv ʌdhırz

    Telaffuz

    /ᴛʜət ˈhwəʧ əz ˈplāst əˈhed əv ˈəᴛʜərz/ /ðət ˈhwɪʧ ɪz ˈpleɪst əˈhɛd əv ˈʌðɜrz/