that which is left; a remnant; a fragment; a scrap; as, odds and ends

listen to the pronunciation of that which is left; a remnant; a fragment; a scrap; as, odds and ends
İngilizce - Türkçe

that which is left; a remnant; a fragment; a scrap; as, odds and ends teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

end
{f} sona ermek

Öyle sona ermek zorunda değildi. - It didn't have to end like that.

Öyle sona ermek zorunda değil. - It doesn't have to end like that.

end
{f} son vermek

Sami kendi hayatına son vermek istedi. - Sami wanted to end his life.

Ben tartışmaya bir son vermek istiyorum. - I want to put an end to the quarrel.

end
son bulmak
end
sona erdirmek

Eisenhower, savaşı sona erdirmek için mücadele etti. - Eisenhower had campaigned to end the war.

Terörü ekonomi ile sona erdirmek en akıllıca politikaydı. - Bringing terrorism to an end via the economy was a most wise policy.

end
{i} mec. ölüm, son
end
son kısım
end
bitim

O, filmin bitiminde çok farklı. - She's very different at the end of the movie.

Onlar performansın bitiminden önce ayrıldılar. - They left before the end of the performance.

end
{f} bit

Ne yazık ki, gıda malzemeleri, kış sonundan önce bitti. - Unfortunately, the food supplies gave out before the end of winter.

Bu yaz tatili çok çabuk bitti. - The summer vacation has come to an end too soon.

end
{i} erek
end
{i} akıbet
end
encam
end
{i} kalıntı
end
end onbaş başa
end
tos vuruşu gibi baş başa
end
(Tıp) Son, uç, herhangi bir oluşumun sonu veya ucu
end
baş

O, kendini öldürmeye çalıştı fakat o başarısızlıkla sonuçlandı. - He tried to kill himself but it ended in failure.

Başlangıcı olanın sonu da vardır. - Whatever has a beginning also has an end.

end
(Tekstil) 1. uç 2. son
end
{f} bitirmek, son vermek; bitmek, sona ermek
end
bitme

Tatil bitmek üzeredir. - The vacation is close to an end.

Hayat hiç bitmez fakat dünyadaki hayat biter. - Life never ends but earthly life does.

İngilizce - İngilizce
end
that which is left; a remnant; a fragment; a scrap; as, odds and ends