Sana birkaç örnek verebilirim.
- I can give you several instances.
Bir terimin birleşik anlamından dolayı, bir niteleyicinin kullanımı benzemeyen örnekleri engeller.
- An application of a qualifier precludes non-partaking instances from the compound meaning of a term.
Bir Fransız, mesela, bir Rus şakasına gülmekte zorlanır.
- A Frenchman, for instance, might find it hard to laugh at a Russian joke.
Ortak çok şeyimiz var: örneğin hobilerimiz, eğitim durumu.
- We have many things in common: hobbies, educational backgrounds, for instance.