that which is found, come upon, or provided; esp

listen to the pronunciation of that which is found, come upon, or provided; esp
İngilizce - Türkçe

that which is found, come upon, or provided; esp teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

finding
bularak
finding
kalıntı
finding
keşfedilmiş şey
finding
bulunmuş
finding
(Bilgisayar) bulunuyor
finding
(Bilgisayar) aranıyor
finding
{f} bul

Onun bürosunu bulmak kolaydı. - Finding his office was easy.

İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım. - I had great difficulty in finding my ticket at the station.

finding
{i} bulgu

O bulgular benim kendi gözlemlerimle eşleşiyor. - Those findings match my own observations.

Benim bulgularım durumun böyle olmadığını gösteriyor. - My findings suggest that that is not the case.

finding
{i} keşif
finding
{i} bulunmuş/keşfedilmiş şey
finding
{i} bulma

Onun bürosunu bulmak kolaydı. - Finding his office was easy.

Onun iş bulma şansı yoktu. - He had no luck in finding work.

finding
{i} karar

Hangisini alacağımıza karar vermeyi zor buluyoruz. - We're finding it difficult deciding on which one to buy.

Hangisini alacağıma karar vermeyi zor buluyorum. - I'm finding it difficult deciding on which one to buy.

finding
{i} huk. (jürinin verdiği) karar
finding
{i} sonuç
finding
{i} buluş
İngilizce - İngilizce
finding
that which is found, come upon, or provided; esp