İngilizce - Türkçe
that makes one hold ones breath (with excitement etc) teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- breathless
- soluk soluğa kalmış
- breathless
- soluk kesici
- breathless
- soluğu kesilmiş
- breathless
- soluğu kesen
- breathless
- breathlessnesssoluksuzluk
- breathless
- {s} nefesini tutmuş
- breathless
- {s} nefes nefese
Tom nefes nefese bekledi.
-Tom waited breathlessly.
Birini nefes nefese bırakan bazı performanslar vardır.
-There are some performances that leave one breathless.
- breathless
- breathlesslysoluk soluğa
- breathless
- (Tıp) Nefesi kesilmiş, Ölü, cansız
- breathless
- nefessiz
O seni nefessiz bırakır.
-It leaves you breathless.
O seni nefessiz bırakır.
-She leaves you breathless.
- breathless
- {s} nefesi kesilmiş
- breathless
- kımıldamayan
- breathless
- korkutucu
İlgili Terimler
İngilizce - İngilizce
that makes one hold ones breath (with excitement etc) teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- breathless
that makes one hold ones breath (with excitement etc)
Heceleme
that makes one hold ones breath (with ex·cite·ment etc)Resimler
Geçmiş
Favoriler