thank teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- teşekkür etmek
Ona yapabileceğin herhangi bir yardım için şimdiden size teşekkür etmek istiyorum.
- I would like to thank you in advance for any help that you are able to give her.
Tom Mary'ye şahsen teşekkür etmek istedi.
- Tom wanted to thank Mary in person.
- teşekkür
Hayır, teşekkürler. Tokum.
- No, thank you. I'm full.
Açıklaman için teşekkürler.
- Thank you for your explanation.
- {f} şükretmek
Bugün, tüm bana yaptıkları için Allah'a şükretmek istiyorum.
- Today, I want to thank God for all that he does for me.
Şükretmek için nedenimiz var.
- We have reason to be thankful.
- şükran
Amerikalılar Şükran gününde özel yemekler yer.
- Americans eat special foods on Thanksgiving.
Onlar Şükran Gününde hindi yediler.
- They ate turkey on Thanksgiving Day.
- {f} teşekkür et
Yapmış olduğundan dolayı ona teşekkür ettim.
- I thanked him for what he had done.
Tom hediye için bana teşekkür etti.
- Tom thanked me for the gift.
- ederiz
- şükürler
Şükürler olsun bir övgü ifadesi ya da Allaha şükürdür.
- Hallelujah is an expression of praise or thanks to God.
Allaha şükürler olsun, sonunda vardılar.
- Thank God, they finally arrived.
- ederim
- thank you
- teşekkür ederim
Beni yolcu etmeye geldiğiniz için teşekkür ederim.
- Thank you for coming to see me off.
Evet, anlıyorum. Teşekkür ederim.
- Yes, I understand. Thank you.
- thank you
- teşekkürler
Sana çok, çok teşekkürler!
- Thank you very, very much!
İyiyim, teşekkürler. Ya siz?
- Fine, thank you. And you?
- thank you
- teşekkür ederiz
Dinlediğiniz için teşekkür ederiz.
- Thank you for listening.
Senin işbirliği için teşekkür ederiz.
- Thank you for your cooperation.
- thanks
- teşekkür
Derinden minnettar olduğu için, teşekkürlerini ifade etmeye çalıştı.
- Being deeply thankful, he tried to express his thanks.
Oh, teşekkürler! Ne kadar düşünceli.
- Oh, thanks! How thoughtful.
- thankful
- {s} müteşekkir
Sadece tüm yardımın için ne kadar müteşekkir olduğumu söylemek için aradım.
- I just want to say how thankful I am for all your help.
Tatiller için müteşekkirim.
- I am thankful for the holidays.
- thankful
- minnettar
Tavsiyeniz için size çok minnettarım.
- I am very thankful to you for your advice.
Yağmur için minnettarım.
- I am thankful for rain.
- thankfulness
- minnet
- thankless
- nankör
- thanks
- teşekkür ederim
Çiçekler için teşekkür ederim.
- Thanks for the flowers.
Bütün bunu yaptığın için teşekkür ederim.
- Thanks for doing all this.
- thanks
- {ü} teşekkürler
Oh, teşekkürler! Ne kadar düşünceli.
- Oh, thanks! How thoughtful.
Açıklaman için teşekkürler.
- Thanks for your explanation.
- thanks
- sağ ol
Sağ ol, altı dosyanın tamamını indirdim.
- Thanks, I downloaded all six files.
Sağ ol, Tom. Sen gerçek bir dostsun.
- Thanks, Tom. You're a real friend.
- thank you
- hoş bulduk
- Thank goodness
- Çok şükür!/Şükürler olsun!
- thank you
- sağol
Yardımın için teşekkür ederim. Canın sağolsun.
- Thank you for your help. - No worries.
- thank you
- sefa bulduk
- thank God
- şükret
Bugün, tüm bana yaptıkları için Allah'a şükretmek istiyorum.
- Today, I want to thank God for all that he does for me.
Eğer karın sana ihanet ederse, şükret ki o sadece sana ihanet etti vatanına değil.
- If your wife cheated on you, thank God she only cheated on you and did not betray the country.
- thank god
- hamdolsun
- thank god
- şükretmek
Bugün, tüm bana yaptıkları için Allah'a şükretmek istiyorum.
- Today, I want to thank God for all that he does for me.
- thank god
- allaha şükür
Allaha şükürler olsun, sonunda vardılar.
- Thank God, they finally arrived.
- thank god
- (deyim) tanrı'ya şükür
Tanrı'ya şükür Tom'a zarar vermedim.
- Thank God I didn't hurt Tom.
Tanrı'ya şükür bu hafta bitti!
- Thank God this week is over!
- thank god!
- elhamdülillah!
- thank god!
- tanrıya şükür!
- thank god!
- çok şükür!
- thank goodness
- allaha şükür
- thank goodness!
- elhamdülillah!
- thank goodness!
- çok şükür
- thank heaven
- allaha şükür
- thank heaven!
- çok şükür
- thank heavens
- şükürler olsun
- thank one's lucky stars
- (deyim) şükretmek
- thank you
- hoşbulduk
- thank you
- ayağına sağlık
- thank you
- ayağınıza sağlık
- thank you
- ziyade olsun
- thank you so much
- çok teşekkür ederim
- thank you very much
- çok teşekürler
- thank you!
- sağ ol
- thank you!
- sağ olun
- thank God
- Allah'a şükür
Allah'a şükürler olsun buradasın.
- Thank God you're here.
İlk olarak bir C kursu aldığım zaman sınıfta açıklanan tek bir şeyi anlayamadım. Allah'a şükür ki bütün topluluğun nasıl çalıştığını bana açıklamak için bir programcı olan bir arkadaşım var.
- When I first took a C course, I couldn't understand a single thing explained in class. Thank God I got a friend of mine who's a programmer to explain to me how the whole caboodle works.
- thank goodness
- Allah'a şükür
- thank goodness
- hamdolsun
- thank heaven
- Allah'a şükür
- thank-you letters
- teşekkür mektupları
- thank God it's friday
- Rahatlama ifadesi olarak, hafta içi çalışma günlerinin bittiğini belirten cümle
- thank be to god
- teşekkür tanrı olmak
- thank be to heaven
- Cennete olmak teşekkür
- thank god it is friday
- Bu Cuma bir şükür
- thank god it's friday
- Bu Cuma's şükür
- thank god!
- şükür!
- thank one´s stars
- (lucky) k. dili kendini çok şanslı saymak, şükretmek: You can thank your lucky stars you didn´t go. Gitmediğine şükretmelisin
- thank someone for doing something
- Birine bir şey için teşekkür etmek
Thank you for coming with me.Benimle geldiğin için teşekkür ederim.
- thank you beforehand
- önceden teşekkür ederim
- thank you for everything
- Her şey için teşekkür ederim
- thank you for your interest
- ilginizden dolayı teşekkür ederim
- thank you in advance
- şimdiden teşekkürler
- Thank God
- Allaha şükür!/Şükür Allaha!
- Thank you
- Teşekkür ederim./Sağ olun./Mersi
- thank God
- {f} şükürler olsun
Allaha şükürler olsun, sonunda vardılar.
- Thank God, they finally arrived.
Allah'a şükürler olsun buradasın.
- Thank God you're here.
- thank goodness
- hamd olsun
- thank goodness
- şükür allaha
- thank heaven
- bereket versin
- thank one's
- (lucky) k.dili. kendini çok şanslı saymak, şükretmek: You can thank your lucky stars you didn't go. Gitmediğine şükretmelisin
- thank someone beforehand
- şimdiden teşekkür etmek
- thank to
- in yardımıyla
- thank warmly
- içtenlikle teşekkür etmek
- thank you cards
- (Bilgisayar) teşekkür kartları
- thank you ever so much
- çok çok teşekkür ederim
- thank you ever so much
- çok çok teşekkürler
- thank you ever so much
- çok teşekür ederim
- thank you for a nice day
- İyi bir gün için çok teşekkür ederim
- thank you for calling
- aradığınız için teşekkürler
- thank you for picking me up
- beni aldığınız için çok teşekkür ederim
- thank you for your compliment
- İltifatınız için çok teşekkür ederim
- thank you for your help
- yardımınız için teşekkür ederim
- thank you for your trouble
- zahmet ettiğiniz için çok teşekkür ederim
- thank you i'm fine
- sağolun, iyiyim
- thank you very much
- çok teşekkür ederim
- thank you very much
- çok teşekkürler
- thank you very much indeed
- çok teşekkürler
- thank you very much indeed
- gerçekten çok teşekkürler
- thank your lucky stars
- şansına dua et
- You can thank your
- {k} Sen olmadığın için talihine şükret!
- thank you
- eline sağlık
- express gratitude
- minnet göstermek
- thank god
- hele şükür
- thank you
- bereket versin
- thank you
- allah razı olsun
- thankful
- şükran dolu
- thankful
- müteşekkir olmak
Müteşekkir olmak için birçok şeyimiz var.
- We have many things to be thankful for.
- thankful
- minnet dolu
- thankless
- kimsenin takdir etmediği
- thanks
- {ü} sağol
Uğradığın için sağol.
- Thanks for dropping by.
Geçen sene kurulan lunapark sağolsun şehir popüler oldu.
- Thanks to the amusement park built last year, the city has become popular.
- thankful
- minnetkar
- have oneself to thank
- sorumlu olmak
- thank goodness
- çok şükür
- thank you
- sağ olun
- thankful
- şükreden
- thankful
- memnun
Yaşadığına memnun olmalısın.
- You should be thankful that you're alive.
- thankful
- mutlu
- thankfulness
- minnetkarlık
- thanking
- {f} teşekkür et
- thankless
- iyilikbilmez
- thankless
- (emeğinin) karşılığını vermeyen
- thanks
- iyilik sağlık
- thanks
- i., çoğ. Thanks! k.dili. Teşekkürler!/Mersi!
- I would like to take this occasion to thank you all
- Bu vesileyle hepinize teşekkür etmek istiyorum
- I´ll thank you to keep out of this!
- k. dili Bu işe burnunu sokmazsan iyi olur!
- Thank God
- iyi ki
- You can thank your lucky star it wasn´t you!
- k. dili Sen olmadığın için talihine şükret!
- bless/thank one's lucky stars
- öpüp başına koymak
- fine thank you
- iyiyim teşekkürler
- give thank
- teşekkür vermek
- have to thank
- (oneself) -den sorumlu olmak
- thank god
- tanrıya şükür
- thank you
- teşekür ederim
bkz: teşekkür ederim.
- thanking
- teşekkür
- thanking
- teşekkür ederek
- thanks
- şükran
O, hediye için şükranlarını sundu.
- She expressed her thanks for the present.
Onlar Şükran Gününde hindi yediler.
- They ate turkey on Thanksgiving Day.
- thanks
- şükür
Şükürler olsun bir övgü ifadesi ya da Allaha şükürdür.
- Hallelujah is an expression of praise or thanks to God.
- to thank god
- şükür etmek
- wham bam thank you mam
- Çok çabuklukla yapılmış işler için.Hızlı bir şekilde
- Thank God
- Allaha bin şükür
- Thank you
- eksik olma
- have o.s. to thank for
- (bir şeyin) suçlusu olmak: If he didn't succeed, he's only got himself to thank for it! Başarılı olamadıysa suçlu olan sadece kendisi!
- have oneself to thank for
- bir şeyin suçlusu olmak
- have s.o. to thank for
- (bir şey için) (birine) borçlu olmak: We've her to thank for this. Bunun için ona borçluyuz
- i enjoyed myself today, thank you
- çok keyifli bir gün geçirdim tesekkür ederim
- i'll thank you to keep
- {k} Bu işe burnunu sokmazsan iyi olur!
- nothing more, thank you
- başka bir şey yok tesekkürler
- thank God
- {f} çok şükür
Tanrıya çok şükür kimse yaralanmadı.
- Thank God that nobody was hurt.
- thank God
- {f} şükür
Allah'a şükür en kötüsünü atlattık.
- Thank God, the worst is behind us.
Allaha şükürler olsun, sonunda vardılar.
- Thank God, they finally arrived.
- thank God
- {f} elhamdülillah
- thankful
- thankfully minnetle
- thankful
- {s} memnun: I'm thankful she wasn't there then. İyi ki o zaman orada değildi o
- thankful
- şükranla
- thankful
- {s} teşekkür borçlu
- thankful
- şükran
Tom'un şükran duyacağı çok şey var.
- Tom has a lot to be thankful for.
- thankful
- thankfulness minnet
- thankfully
- minnetle
- thankfully
- minnettar bir şekilde
- thankfulness
- {i} şükran
- thankless
- kimsenin takdir etmediği, takdire layık görülmeyen (iş): That's a thankless task. Öyle bir iş ki onu yapana teşekkür etmek kimsenin
- thankless
- {s} 1. kimsenin takdir etmediği, takdire layık görülmeyen (iş): That's a thankless task. Öyle bir iş ki onu yapana teşekkür etmek kimsenin
- thankless
- (sıfat) nankör
- thankless
- şükran bilmez
- thankless
- thanklessness nankörlük
- thankless
- kıymeti bilinmemiş
- thankless
- faydasız
- thankless
- thanklessly minnettarlık göstermeyerek
- thankless
- neticesiz
- thankless
- şükrana değmez
- thankless
- nankörce
- thanklessly
- neticesiz bir şekilde
- thanklessness
- {i} nankörlük
- thanklessness
- (isim) nankörlük
- thanks
- mersi
- yes thank you
- evet lütfen