testicles, gonads (slang) teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- nuts
- s., argo
- nuts
- {i} taşaklar
- nuts
- {i} hayalar
- nuts
- (Gıda) sert kabuklu meyveler
- nuts
- çerez
Tom çerez yiyemediğini biliyor mu?
- Does Tom know you can't eat nuts?
Eğer eğerler ve fakatlar şekerleme ve çerez olsalar, hepimiz neşeli bir Noel yaparız.
- If ifs and buts were candy and nuts, we'd all have a merry Christmas.
- nuts
- eğlencelik
- nuts
- sert kabuklu yemişler
Tom'un yer fıstığı hariç sert kabuklu yemişlere alerjisi vardır.
- Tom is allergic to nuts, but not peanuts.
E vitamini bakımından zengin gıdalar koyu yeşil yapraklı sebzeler, fasulye, sert kabuklu yemişler ve tam taneli hububatları içermektedir.
- Foods rich in vitamin E include dark-green, leafy vegetables, beans, nuts and whole-grain cereals.
- nuts
- çılgınlık
Senin annen altı dil konuşuyor - Bu çılgınlık.
- Your mom speaks six languages — that's nuts.
- nuts
- üşütük
- nuts
- deli
Delia'nın onlara allerjisi olduğu için bu yemek tarifinden fındıkları çıkarttım.
- I've left out the nuts in this recipe because Delia's allergic to them.
Tom'un deli olduğunu sanmıyorum.
- I don't think Tom is nuts.
- nuts
- çatlak
- nuts
- kaçık
- nuts
- {ü} illallah
- nuts
- baş/deli/somun/fındık
- nuts
- argo deli
- nuts
- {ü} halt etmişsin
- nuts
- {ü} asla
- nuts
- lanet
