Dan was serving a life sentence in a maximum security facility.
- Dan maksimum güvenlikli bir tesiste ömür boyu hapis cezasını çekiyordu.
Tom has a facility for acquiring foreign languages.
- Tom'un yabancı dil edinimi için bir tesisi var.
Our company is planning to build a new chemical plant in Russia.
- Şirketimiz Rusya'da yeni bir kimya tesisi kurmayı planlıyor.
The cleanup at the Fukushima Daiichi plant could take years, possibly decades.
- Fukushima Daiichi tesisindeki temizlik, yıllar belki de on yıllar sürebilir.
We have ninety minutes to carry the concrete from the mixing plant to the worksite.
- Karıştırma tesisinden şantiyeye beton taşımak için doksan dakikamız var.
The concrete mixing plant is just a mile from the worksite.
- Beton karma tesisi sadece şantiyeden bir mil uzakta.
Bush thinks that he has been sent by God to establish justice on Earth.
- Bush yeryüzünde adaleti tesis etmek Allah tarafından gönderildiğini düşünüyor.
Our town has excellent sports facilities.
- Bizim kasaba mükemmel spor tesislerine sahiptir.
The lack of modern post facilities caused trouble for many shippers.
- Modern sonrası tesislerin eksikliği birçok nakliyatçılar için sıkıntıya neden oldu.