It was sheer coincidence that Mary and I were on the same train.
- Mary ve benim aynı trende olmamız, tamamen bir tesadüftü.
I think it is a mere coincidence.
- Sanırım o sadece bir tesadüf.
It happened that I saw my teacher at the station.
- Tesadüfen istasyonda öğretmenimi gördüm.
It happened that I saw my friend walking in the distance.
- Tesadüfen arkadaşımın uzakta yürüdüğünü gördüm.
I met her by accident.
- Tesadüfen onunla karşılaştım.
I only found out about it purely by accident.
- Ben onun hakkında tamamen tesadüfen öğrendim.
We met her brother at the shop by chance.
- Onun kardeşiyle tesadüfen dükkânda karşılaştık.
I met her by chance at a restaurant yesterday.
- Dün bir restoranda onunla tesadüfen tanıştım.
Maybe it was just a fluke.
- Belki de bu sadece bir tesadüftü.
I thought it was a fluke.
- Ben onun bir tesadüf olduğunu düşündüm.