Maybe we're doing this all backwards.
- Belki bütün bunu tersine yapıyoruz.
Say the alphabet backwards.
- Alfabeyi tersten oku.
He did the reverse of what I asked.
- O, istediğimin tersini yaptı.
Naloxone is a life-saving drug that can reverse the effects of an opioid overdose.
- Nalokson morfin türevi ilaçların aşırı dozunun etkilerini tersine çevirebilen hayat kurtarıcı bir ilaçtır.
The way to protect yourself and your family from being adversely affected by television is to be more selective of the programmes you watch.
- Kendinizi ve ailenizi televizyonun ters etkilerinden korumanın yolu, izlediğiniz programlar için daha seçici olmaktır.
I meant the opposite.
- Tersini demek istedim.
Waking up is the opposite of going to sleep.
- Uyanmak yatmaya gitmenin tam tersidir.
War doesn't bring on peace; on the contrary, it brings pains and grief on both sides.
- Savaş, barış getirmez. Tam tersine, o acı ve keder getirir.
Have you finished? On the contrary, I have not even begun yet.
- Bitirdin mi? Tam tersine, henüz başlamadım bile.
Something must be wrong with our car; the engine is giving off smoke.
- Arabamızda ters giden bir şey olmalı; motordan duman çıkıyor.
Their plans have gone awry.
- Onların planları ters gitti.
Tom put the card face down on the table.
- Tom kartı ters çevirerek masaya koydu.
Don't you think it's rude to give people such a curt reply like that?
- İnsanlara böyle ters bir cevap vermenin kabalık olduğunu düşünüyor musun?
The force of gravity between two objects is proportional to the product of the two masses, and inversely proportional to the square of the distance between their centers of mass.
- İki nesne arasındaki çekim kuvveti iki kütlenin ürünü ile orantılıdır ve onların kütle merkezleri arasındaki mesafeyle ters orantılıdır.
War doesn't bring on peace; on the contrary, it brings pains and grief on both sides.
- Savaş, barış getirmez. Tam tersine, o acı ve keder getirir.
I thought he was busy, but on the contrary he was idle.
- Onun meşgul olduğunu sanıyordum ama tam tersine boştaydı.
I just bet you were thinking something perverse just now.
- Ben, şu anda ters bir şey düşündüğüne dair bahse girerim.
Seasons are reversed in the southern hemisphere.
- Mevsimler Güney yarım kürede tersine çevrilir.
The bad-tempered man snapped at his daughter.
- Kötü huylu bir adam kızını tersledi.
That's reversing the logical order of things.
- Bu, şeylerin mantık sırasını ters çevirmedir.
Please say the alphabet in reverse.
- Lütfen alfabeyi tersten söyle.
Tom got up on the wrong side of the bed and has been grouchy all day.
- Tom yatağın ters tarafından kalktı ve bütün gün suratsızdı.
It seems like you got up on the wrong side of the bed this morning.
- Bu sabah yatağın ters tarafından kalkmışsın gibi görünüyor.
Say the alphabet backwards.
- Alfabeyi tersten oku.
The students laughed under their breath when they saw that the teacher had put on his sweater backwards.
- Öğrenciler öğretmenin kazağını ters giydiğini gördüklerinde alçak sesle güldüler.
The force of gravity between two objects is proportional to the product of the two masses, and inversely proportional to the square of the distance between their centers of mass.
- İki nesne arasındaki çekim kuvveti iki kütlenin ürünü ile orantılıdır ve onların kütle merkezleri arasındaki mesafeyle ters orantılıdır.
In Spanish they use upside down question marks.
- İspanyolcada ters soru işareti kullanılır.
Take care not to turn the box upside down.
- Kutuyu ters koymamaya dikkat et.
Lech Wałęsa jumped over the shipyard fence in 1980.
- Lech Wałęsa 1980'de tersane çitinin üzerinden atladı.
Naloxone is a life-saving drug that can reverse the effects of an opioid overdose.
- Nalokson morfin türevi ilaçların aşırı dozunun etkilerini tersine çevirebilen hayat kurtarıcı bir ilaçtır.
Your idea runs counter to our policy.
- Sizin fikriniz bizim politikamıza ters düşüyor.
That would be counterproductive.
- O tamamen ters etkili olurdu.
Your idea runs counter to our policy.
- Sizin fikriniz bizim politikamıza ters düşüyor.
I think you've got it backwards.
- Onu ters anladın sanırım.
Maybe we're doing this all backwards.
- Belki bütün bunu tersine yapıyoruz.
The force of gravity between two objects is proportional to the product of the two masses, and inversely proportional to the square of the distance between their centers of mass.
- İki nesne arasındaki çekim kuvveti iki kütlenin ürünü ile orantılıdır ve onların kütle merkezleri arasındaki mesafeyle ters orantılıdır.
Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
- Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
If you translate from your second language into your own native language, rather than the other way around, you're less likely to make mistakes.
- Eğer ikinci dilinden anadiline çeviri yaparsan, bu durumun tersine tercihen, hata yapma olasılığın daha az olur.