Oh, son derece üzgünüm.
- Oh, I'm terribly sorry.
Çorba son derece sıcak.
- The soup is terribly hot.
Sana yardım etmek isterim ama çok fazla meşgulüm.
- I'd love to help you out, but I'm terribly busy.
Sorusuna çok şaşırdım.
- I was terribly confused by his question.
Sami, Leyla'yı korkunç bir şekilde özlüyordu.
- Sami missed Layla terribly.
O korkunç bir şekilde yanlış olurdu.
- That would be terribly wrong.
Tom'a berbat bir şekilde muamele edilmişti.
- Tom was treated terribly.
Benim yavru köpeğim öldü ve ben berbat bir şekilde üzgünüm.
- My puppy died, and I'm terribly upset.
Aşırı derecede pahalı.
- It's terribly expensive.
Bu hafta her ikimiz için de aşırı yoğundu.
- This week has been terribly busy for both of us.
Korkunç derecede kıskançtır.
- He is terribly jealous.
Sırp trenleri korkunç bir şekilde yavaş...
- Serbian trains are terribly slow.
Bu gerçekten korkunç.
- This is really terrible.
Tom korkunç bir suçun kurbanı.
- Tom is the victim of a terrible crime.
Kendimi berbat hissediyorum, ama ben sadece kül tablanı kırdım.
- I feel terrible, but I've just broken your ashtray.
Tom neredeyse bir yerli gibi yazabilir fakat onun telaffuzu berbattır.
- Tom can write almost like a native speaker, but his pronunciation is terrible.
Sanırım Tom'a çok kötü bir şey oldu.
- I think something terrible has happened to Tom.
Çok kötü bir ikilemdeyim.
- I am in a terrible dilemma.
Tom müthiş bir koçtu.
- Tom was a terrible coach.
O sözcük oyunu müthiştir.
- That pun is terrible.
Bu yol dehşet verici.
- This road is terrible.
Sanırım Tom'a çok kötü bir şey oldu.
- I think something terrible has happened to Tom.
Sigara içmek sağlığınız için çok kötüdür.
- Smoking is terrible for your health.
The lion roared terribly.
She even signed up for karaoke, although she sang terribly.
He's terribly busy and you really shouldn't bother him.
The witch gave him a terrible curse.
and there was even a party of the younger men who pretended to admire him, calling him a true sea-dog, and real old salt, and such-like names, and saying there was the sort of man that made England terrible at sea.
Whatever he thinks, he is a terrible driver.
The food was terrible, but it was free.
... about it, we, most of us, can’t distinguish in a terribly sharp way what happened between ...
... systems, credit scores don't work terribly well. ...