Radyoaktivite, kimyasal bir terimdir.
- 'Radioactivity' is a chemical term.
Radyoaktivite, kimyasal bir terimdir.
- 'Radioactivity' is a chemistry term.
Tom Kongrede iki dönem hizmet etti.
- Tom served two terms in Congress.
Çoğu öğrenciler dönem sınavı için hazırlık yapıyor.
- Most students are doing preparation for the term examination.
Biz sigorta şirketine poliçemizin şartlarını ihlal ettiği için dava açtık.
- We sued the insurance company because it violated the terms of our policy.
Daha iyi şartlar bekliyorduk.
- We expected better terms.
Bir sonraki adım barış anlaşmasının koşullarını görüşmekti.
- The next step was to negotiate terms of a peace treaty.
O koşulları kabul eder misin?
- Would you accept those terms?
Cumhurbaşkanının görev süresi dört yıl sürer.
- The president's term lasts four years.
Nancy beş yıldan fazla süredir ablam ile iyi ilişkiler içindedir.
- Nancy has been on good terms with my sister for more than five years.
Çok az insan, imzalamadan önce bir sözleşmenin bütün şartlarını ve koşullarını okuma zahmetine katlanır.
- Few people take the trouble to read all the terms and conditions of a contract before signing it.
O koşulları kabul eder misin?
- Would you accept those terms?
Güney terminali nerede?
- Where is the south terminal?
İdrar şişesi ile tuvalete gidecek birisine yardımcı olmak için teknik terminoloji nedir?
- What's the technical terminology for assisting someone to go to the toilet with a urine bottle?
O koşulları kabul eder misin?
- Would you accept those terms?
Bir sonraki adım barış anlaşmasının koşullarını görüşmekti.
- The next step was to negotiate terms of a peace treaty.
Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.
- I'll agree to the terms if you lower the price.
Onlarla aramız iyidir.
- We are on good terms with them.
Tom'un Mary ile arası iyidir.
- Tom is on good terms with Mary.
Cinsiyetçilik gibi terimler şimdi moda.
- Terms like sexism are now in vogue.
Mektup ticari terimler kullanarak yazıldı.
- The letter was written using business terms.
Sendika ve şirket yeni bir sözleşme üzerinde anlaşma sağladılar.
- The union and the company have come to terms on a new contract.
Çok az insan, imzalamadan önce bir sözleşmenin bütün şartlarını ve koşullarını okuma zahmetine katlanır.
- Few people take the trouble to read all the terms and conditions of a contract before signing it.
Biz sigorta şirketine poliçemizin şartlarını ihlal ettiği için dava açtık.
- We sued the insurance company because it violated the terms of our policy.
Sözleşme şartlarına göre, ödemenizin vadesi 31 Mayısta idi.
- According to the terms of the contract, your payment was due on May 31st.
Uzun vadede fayda sağlayabilecek alanlara yatırım yapılmamıştı.
- The money was not invested in areas where it could bring benefit over the long term.
Senin uzun vadeli planların nedir?
- What are your long term plans?
Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.
- I'll agree to the terms if you lower the price.
terms and conditions.
near-term, mid-term and long-term goals.
All of these terms cancel out.
... to decline. So in absolute terms and in percentage terms, ...
... in terms of public expenditure $24 billion in order to get to Birmingham ...