terketmek teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- forsake
- come away
- go back on
- lay aside
- fall off
- walk away
- jilt
- throw over
- revolt from
- disuse
- leave
Sami wanted to leave Layla.
- Sami, Leyla'yı terketmek istiyordu.
Tom says he wants to leave the country.
- Tom, ülkeyi terketmek istediğini söylüyor.
- walk out of
- desert
- void
- walk-on
- vacate
- jack in
- ditch
- expose
- flee
- cede
- desolate
- relinquish
- discard
- walk out on
- {f} renounce
- defect
- {f} abandon
- chuck
- dump
- resign
- grant
- walk on
- quit
- terk etmek
- desert
- terk etmek
- leave
Tom doesn't want to ever leave Boston.
- Tom asla Boston'u terk etmek istemiyor.
I was compelled to leave school.
- Ben okulu terk etmek zorunda bırakıldım.
- terketmek (sevgilisini)
- jilt
- terketme
- {i} abandon
We won't ever abandon you.
- Sizi hiç terketmeyeceğiz.
Tom would never abandon his children.
- Tom asla çocuklarını terketmez.
- terk etmek
- a) to leave, to abandon, to forsake, to walk out on sb b) to give up, to quit, to renounce
- terk etmek
- (Dilbilim) walk out
- terk etmek
- walk out on
- terk etmek
- (Dilbilim) go away
- terk etmek
- (Bilgisayar) exit
- terk etmek
- (Politika, Siyaset) assign
- terk etmek
- forsake
- terk etmek
- (Kanun) waive
- terk etmek
- cast off
- terk etmek
- (deyim) leave behind
- terk etmek
- vacate
- terk etmek
- give off
- terk etmek
- expose
- terk etmek
- (Dilbilim) give in
- terk etmek
- renounce
- terk etmek
- quit
- terk etmek
- (Argo) jack in
- terketme
- (Kanun) cession
- terketme
- resignation
- terketme
- desertion
- terk etmek
- run out on
- terk etmek
- abjure
- terk etmek
- give over
- terk etmek
- come away
- terk etmek
- abandon
We have to abandon the plan.
- Planı terk etmek zorundayız.
They had to abandon their vehicles in the snow.
- Araçlarını karda terk etmek zorunda kaldılar.
- terketme
- renouncement
- terk etmek
- to flee
- terketme
- abandonment
- dir bir terketmek
- drop away
- kovanı terketmek
- swarm
- protesto için terketmek
- walk out
- terk etmek
- to abandon, leave, quit; to forsake; to desert
- terk etmek
- (Hukuk) to assign
- terk etmek
- clean
- terketme
- leaving
I was on the point of leaving home when a light rain started to fall.
- Yağmur çiselemeye başladığında, evi terketmek üzereydim.
I doubt that Tom would ever consider leaving his wife.
- Tom'un şu ana kadar karısını terketmeyi düşündüğünden şüpheliyim.
- terketme
- voidance
- terketme
- walkout
- terketme
- quit
I won't quit, no matter what you say.
- Terketmeyeceğim, ne söylersen söyle.
- terketme
- {i} renunciation
- yazma gücünü terketmek
- write oneself out
- zor durumda terketmek
- leave in the lurch