Tom was feeling on top of the world after getting a promotion.
- Tom bir terfi aldıktan sonra kendini dünyanın tepesindeymiş gibi hissediyordu.
The air on top of the mountain was very thin.
- Dağın tepesindeki hava çok inceydi.
There was a tower on the top of the mountain.
- Dağın tepesinde bir kule vardı.
There used to be a castle on the top of the mountain.
- Dağın tepesinde bir kale vardı.
There is a shrine atop the mountain.
- Dağın tepesinde bir tapınak vardır.
The person with the dog was so slow on the hill.
- Köpekli birisi, tepede bayağı yavaştı.
The hill used to be covered in snow.
- Tepe karla kaplı olurdu.
Mount Everest is the world's highest peak.
- Everest dağı dünyanın en yüksek tepesidir.
Mount Everest is the world's highest peak.
- Everest Dağı Dünyanın en yüksek tepesidir.
She's too short to reach the top.
- O, tepeye ulaşamayacak kadar çok kısa.
He lives at the top of the hill.
- O, tepenin üst kısmında yaşıyor.
That's only the tip of the iceberg.
- O sadece buz dağının tepesi.
It's the tip of the iceberg.
- Bu, buzdağının tepesi.
The tower occupied a prominent spot on the ridge.
- Kule tepede önemli bir yer işgal etti.
She was soaked from head to foot.
- Tepeden tırnağa sırılsıklam olmuştu.
The boy next door fell head first from a tree.
- Komşunun çocuğu bir ağaçtan tepe üstü düştü.
The boy next door fell head first from a tree.
- Komşunun çocuğu bir ağaçtan tepe üstü düştü.
He fell head over heels into the water.
- O suya tepetaklak düştü.
The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine.
- Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.
The art of modern warfare does not necessarily require soldiers to be armed to the teeth to be effective as combatants.
- Modern savaş sanatı dövüşçüler gibi etkili olmak için tepeden tırnağa silahlandırılacak askerleri muhakkak gerektirmez.
What is the name of the mountain whose top is covered with snow?
- Tepesi karla kaplı olan dağın adı nedir?
Mount Everest is the world's highest peak.
- Everest dağı dünyanın en yüksek tepesidir.
The surfer tried to ride the crest of the wave.
- Sörfçü dalganın tepesinde gitmeye çalıştı.
You shouldn't look down on him.
- Ona tepeden bakmamalısın.
He never looks down on poor people.
- O, fakir insanlara asla tepeden bakmaz.
Dan jumped onto the roof of a passing train.
- Dan geçen bir trenin tepesine atladı.
I just finished reading Wuthering Heights.
- Ben sadece Uğultulu Tepeler'i okumayı bitirdim.
I just finished reading Wuthering Heights.
- Ben Uğultulu Tepeler'i okumayı yeni bitirdim.