Soğuk Savaş gerilimi arttı.
- Cold-war tension has mounted.
Irkçı gerilimler yüksek kaldı.
- Racial tensions remained high.
Tansiyon kalp hastalığının ana kaynağıdır.
- Tension is a major cause of heart disease.
Tom, John ve Mary arasında bir gerginlik hissetti.
- Tom sensed a tension between John and Mary.
Kardeşler arasında çok gerginlik var.
- There's a lot of tension among the siblings.