They found a secluded beach where they spent the day.
- Onlar günü orada geçirdikleri tenha bir plaj buldu.
Sami called Layla to a secluded cemetery.
- Sami, Leyla'yı tenha bir mezarlığa çağırdı.
Tom stood alone under a big clock in the deserted train station.
- Tom tenha tren istasyonunda büyük bir saatin altında tek başına durdu.
The party was pretty wild.
- Parti oldukça tenhaydı.