Tom heard the sound of rain on the tin roof.
- Tom teneke çatıdaki yağmurun sesini duyuyordu.
But when the monkey came back, the tin cup was always empty.
- Fakat maymun geri geldiğinde, teneke bardak her zaman boştu.
Tom found a gun near the garbage can.
- Tom, çöp tenekesinin yanında bir silah buldu.
The boy I saw searching through the garbage can said that he had not eaten anything for four days.
- Çöp tenekesini incelediğini gördüğüm çocuk dört gündür bir şey yemediği söyledi.
Throw the egg shells in the organic rubbish bin.
- Yumurta kabuklarını organik çöp tenekesine atın.
He picked up cans in the street.
- O, caddedeki teneke kutuları topladı.
Crush the can before you throw it away.
- Teneke kutuyu atmadan önce ezin.
There are six fish inside the tin can.
- Teneke kutu içinde altı tane balık var.
There are six fish inside the tin can.
- Teneke kutu içinde altı tane balık var.