temizletmek

listen to the pronunciation of temizletmek
Türkçe - İngilizce
to have (someone) purify (water, air, etc.)
slang to have (someone) clean out or rob (someone, a place)
to have (someone) clean (something, someone)
to have (someone) clean, gut, or dress (fish, game, etc.)
(Konuşma Dili) to have (someone) eat up or polish off (food)
(Konuşma Dili) to have (someone) finish (something)
(Konuşma Dili) to have (someone) get rid of or eliminate (something)
slang to have (someone) kill (someone), have (someone) bump (someone) off
temizle
{f} clean

It took me three days to clean the room. - Odayı temizlemek üç günümü aldı.

Every Saturday we clean the whole house. - Her cumartesi bütün evi temizleriz.

temizle
(Bilgisayar) clear log
temizle
(Bilgisayar) wash out
temizle
(Bilgisayar) cleanup

Cleanup will cost millions of dollars. - Temizleme, milyonlarca dolara mal olacak.

temizle
(Bilgisayar) erase
temizle
{f} swab

I clean my ears using cotton swabs. - Pamuklu çubuklar kullanarak kulaklarımı temizlerim.

temizle
{f} purging
temizle
expurgate
temizle
cleanse

He cleansed the wound before putting on a bandage. - O bir bandaj koymadan önce yarayı temizledi.

The Europeans hired an exorcist to cleanse their continent of demons. - Avrupalılar iblislerin kıtasını temizlemek için bir cinci hoca tuttu.

temizle
{f} clearing

Tom got up and began clearing the table. - Tom kalktı ve masayı temizlemeye başladı.

Tom resumed clearing the table. - Tom masayı temizlemeye devam etti.

temizle
make clean
temizle
remove dirt
temizle
{f} expurgating
temizle
remove the contamination
temizle
scour out
temizle
{f} swabbing
temizle
cleaning

All of us were busy cleaning the room. - Hepimiz odayı temizlemekle meşguldük.

Several students have gone home without cleaning the classroom. - Birçok öğrenci sınıfı temizlemeden eve gitti.

Temizle
clean up

I don't wanna clean up dog shit. - Ben köpek boku temizlemek istemiyorum.

I'll clean up the kitchen later. - Mutfağı daha sonra temizleyeceğim.

temizle
flush

Remember to flush the toilet. - Tuvaleti temizlemeyi unutma.

Tom forgot to flush the toilet. - Tom tuvaleti temizlemeyi unuttu.

temizle
hoover
temizle
{f} clear

He cleared his throat, and said:I love Tatoeba!. - Boğazını temizledi ve Ben Tatoeba'yı seviyorum! dedi.

Meg cleared her desk. - Meg kendi masasını temizledi.

temizle
cleansing
temizle
decontaminate
temizle
cleansed

He cleansed the wound before putting on a bandage. - O bir bandaj koymadan önce yarayı temizledi.

temizle
cleaned

She cleaned her room before her guests arrived. - Misafirleri gelmeden önce, o odasını temizledi.

Working together, they cleaned the entire house in no time. - Birlikte çalışarak, bütün evi çabucak temizlediler.

temizle
scourout
temizle
disinfest
temizle
delouse
temizle
scour#out
temizle
fillet
temizle
{f} purge
Türkçe - Türkçe
Temizlemek işini yaptırmak
temizletme
Temizletmek işi
temizletmek