temizlemek teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- clean
It took me three days to clean the room.
- Odayı temizlemek üç günümü aldı.
I don't wanna clean up dog shit.
- Ben köpek boku temizlemek istemiyorum.
- clean up
You’re hard to clean up after!
- Seni sonra temizlemek zor!
I have to clean up my apartment.
- Dairemi temizlemek zorundayım.
- mop up
- scavenge
- kill
- wipe off
- remove the contamination
- (Argo) liquidate
- wash
I hate doing the washing up, even more than cleaning the toilet.
- Bulaşık yıkamaktan nefret ederim, hatta tuvalet temizlemekten daha çok.
- refine
- pick
- scrub
- deterger
- wipe out
- deterge
- (deyim) keep clear of
- defecate
- (Denizbilim) scrape
You can use a tongue scraper to clean your tongue.
- Dilinizi temizlemek için bir dil kazıyıcı kullanabilirsiniz.
- brush
- swob down
- disinfect
- buffer
- scour
- (deyim) make good
- wash away
- give something a sweep
- wipe away
- scour out
- clear away
- wash out
- pay something off
- absterge
- make clean
- batten
- tidy
Isn't it easier to find your stuff when your room's tidy? I don't care. I don't want to clean my room.
- Odan düzenli olduğunda eşyanı bulmak daha kolay değil mi? Umurumda değil. Odamı temizlemek istemiyorum.
- tidy out
- sanitise
- swab
- remove dirt
- get rid of
- clarify
- depurate
- slang to rob, clean out
- (Konuşma Dili) to get rid of, eliminate
- to clean, to clean sth up; to cleanse; to pick; to tidy, to do out; to purify; to clear away; to rid; (borç) to pay sth off; to kill, to bump off, to rub out, to do away with, to rub sb out
- erase
- (Konuşma Dili) to finish
- clear , flush (buffer etc.) , purge
- purge
- do
- houseclean
- clear up
- gut
- (Konuşma Dili) to eat up, polish off, put away (food)
- slang to kill, bump (someone) off, put (someone) away
- rid
- cleanse
The Europeans hired an exorcist to cleanse their continent of demons.
- Avrupalılar iblislerin kıtasını temizlemek için bir cinci hoca tuttu.
- to clean, gut, or dress (fish, game, etc.)
- do out
- rub out
- bump off
- clean out
It shouldn't take us long to clean out the garage.
- Garajı temizlemek çok zaman almamalı.
- swab down
- to purify (water, air, etc.)
- clear
Their job is to clear gardens.
- Onların işi bahçeyi temizlemek.
We have to clear the snow from the roof.
- Çatıdan kar temizlemek zorundayız.
- flush
- sweep
- decontaminate
- slang to clean (someone) out, take all of (someone's) money (during a poker game, etc.)
- expurgate
- temizleme
- wipe
Mary needs a whole roll of toilet paper to wipe her ass clean.
- Mary'nin kıçını temizlemek için bir rulo tuvalet kağıdına ihtiyacı var.
I used my windshield wiper to clean the snow on my window.
- Camımdaki karı temizlemek için cam sileceğimi kullandım.
- kazıyarak temizlemek
- scrape
- yıkayıp temizlemek
- wash
- tepeden tırnağa temizlemek
- clean down
- silip temizlemek
- wipe out
- temizle
- {f} clean
Now that you are here, you can help do the cleaning.
- Şimdi buradaysan, temizlemeye yardım edebilirsin.
It took me three days to clean the room.
- Odayı temizlemek üç günümü aldı.
- temizleme
- {i} purge
- (keten) temizlemek
- batten
- temizle
- (Bilgisayar) clear log
- temizle
- (Bilgisayar) wash out
- temizle
- (Bilgisayar) cleanup
Cleanup will cost millions of dollars.
- Temizleme, milyonlarca dolara mal olacak.
- temizle
- (Bilgisayar) erase
- temizleme
- sweeping
- temizleme
- expurgating
- temizleme
- nettoyage
- temizleme
- swabbing
- temizleme
- clearing
Tom resumed clearing the table.
- Tom masayı temizlemeye devam etti.
I need your help clearing this table.
- Bu tabloyu temizlemede yardımına ihtiyacım var.
- temizleme
- purging
- temizleme
- refinement
- temizleme
- cleanup
Cleanup will cost millions of dollars.
- Temizleme, milyonlarca dolara mal olacak.
- temizleme
- scrubbing
- temizleme
- clean-up
- temizleme
- cleansing
- temizleme
- disinfestation
- temizleme
- effacing
- temizleme
- (Denizbilim) decantamination
- temizleme
- (Gıda) clarifying
- temizleme
- scrub
- temizleme
- depuration
- temizleme
- sanitization
- temizleme
- degreasing
- temizleme
- (Biyokimya,Teknik) decontamination
- yara temizlemek
- clean a wound
- temizle
- {f} swab
I clean my ears using cotton swabs.
- Pamuklu çubuklar kullanarak kulaklarımı temizlerim.
- temizle
- {f} purging
- temizle
- expurgate
- temizle
- cleanse
The Europeans hired an exorcist to cleanse their continent of demons.
- Avrupalılar iblislerin kıtasını temizlemek için bir cinci hoca tuttu.
He cleansed the wound before putting on a bandage.
- O bir bandaj koymadan önce yarayı temizledi.
- temizle
- {f} clearing
Tom got up and began clearing the table.
- Tom kalktı ve masayı temizlemeye başladı.
Tom started clearing the table.
- Tom masayı temizlemeye başladı.
- temizle
- make clean
- temizle
- remove dirt
- temizle
- {f} expurgating
- temizle
- remove the contamination
- temizle
- scour out
- temizle
- {f} swabbing
- temizleme
- purification
- temizleme
- clearance
- temizleme
- purgation
- temizleme
- ablution
- temizleme
- expurgation
- temizle
- cleaning
Now that you are here, you can help do the cleaning.
- Şimdi buradaysan, temizlemeye yardım edebilirsin.
Tom said that he had been cleaning the house all day.
- Tom bütün gün boyunca evi temizlediğini söyledi.
- Temizle
- clean up
We must clean up the kitchen.
- Mutfağı temizlemeliyiz.
I'll clean up the kitchen later.
- Mutfağı daha sonra temizleyeceğim.
- temizle
- flush
Some toilets waste a lot of water every time they are flushed.
- Bazı tuvaletler her zaman temizlendiği için çok su israf ediyorlar.
Remember to flush the toilet.
- Tuvaleti temizlemeyi unutma.
- temizle
- hoover
- temizle
- {f} clear
He cleared the road in front of his house of snow.
- O, evinin önündeki yolun karını temizledi.
In the morning, we clear the futon.
- Sabahleyin katlanır yatağı temizleriz.
- ahırın gübresini temizlemek
- muck out a stable
- asitle temizlemek
- pickle
- bitten temizlemek
- delouse
- bokunu temizlemek
- to clean up the mess (another) has caused
- borcu temizlemek
- wipe out the debt
- borcu temizlemek
- clear the debt
- borcu temizlemek
- wipe off the debt
- boğazını temizlemek
- hawk up
- boğazını temizlemek
- hawk
- boğazını temizlemek
- clear one's throat
- buldozer ile temizlemek
- bulldoze
- cabin cruiser; halatları fora ederek açmak ve temizlemek
- (Askeri) cabin cruiser; cast off and clear
- diş taşlarını temizlemek
- scale
- döverek temizlemek
- scutch
- düşmanı temizlemek
- to mop up
- elektrik süpürgesi ile temizlemek
- hoover
- elektrik süpürgesiyle temizlemek
- to vacuum
- elektrikli süpürgeyle temizlemek
- to hoover
- ev temizlemek
- houseclean
- gırtlağını temizlemek
- clear one's pipe
- havayı temizlemek
- to air-condition
- hesabını temizlemek
- to pay one's account
- hesapı temizlemek
- to pay one's account
- ilaçlı pamuk ile temizlemek
- swab down
- istenmeyen kişilerden temizlemek
- purge
- iyice temizlemek
- clean down
- içini temizlemek
- eviscerate
- içini temizlemek
- disembowel
- kazantaşını temizlemek
- to descale
- kazıyarak temizlemek
- scale
- kiliseyi yeniden temizlemek
- reconcile
- kuru temizlemek
- dry-clean
- kurutma kâğıdıyla temizlemek
- to blot
- köklerden temizlemek
- stub
- makyaj temizlemek
- take off the make-up
- makyaj temizlemek
- remove the make-up
- makyajını temizlemek
- a) to remove the make-up from, to take the make-up off b) to take one's make-up off, to remove one's make-up
- nehir dibini köklerden temizlemek
- snag
- odayı temizlemek
- do a room
- ot ve kökleri temizlemek
- grub
- otları temizlemek
- weed
It's his job to pull the weeds in the garden.
- Onun görevi bahçeden kötü otları temizlemektir.
- ovarak temizlemek
- scour off
- ovarak temizlemek
- rub off
- ovarak temizlemek
- scour away
- ovarak temizlemek
- scour
- pisliği temizlemek
- cleanse the Augean stables
- pürüz ayıklamak/temizlemek
- to smooth away the obstacles (to something); to get rid of the snags (in something)
- ruhen temizlemek
- circumcise
- silip temizlemek
- give smth. a wipe
- silip temizlemek
- whisk
- suda çalkalayarak temizlemek
- swill out
- suyla temizlemek
- swob down
- suyla temizlemek
- wash
- suyla temizlemek
- swab down
- süngerle temizlemek
- sponge out
- süpürüp temizlemek
- sweep up
- tampon ile temizlemek
- tampon
- tarakla temizlemek
- dredge
- tartarlarını temizlemek
- scale
- temizle
- cleansing
- temizle
- decontaminate
- temizle
- cleansed
He cleansed the wound before putting on a bandage.
- O bir bandaj koymadan önce yarayı temizledi.
- temizle
- cleaned
I just cleaned my room.
- Ben az önce odamı temizledim.
Working together, they cleaned the entire house in no time.
- Birlikte çalışarak, bütün evi çabucak temizlediler.
- temizle
- scourout
- temizle
- disinfest
- temizle
- delouse
- temizle
- scour#out
- temizle
- fillet
- temizle
- {f} purge
- temizleme
- sweep
The children were assigned to sweep the room.
- Çocuklara odayı temizleme görevi verildi.
- temizleme
- purifying
- temizleme
- cleaning; purification
- temizleme
- clarification
- temizleme
- cleaning
All of us were busy cleaning the room.
- Hepimiz odayı temizlemekle meşguldük.
Tom got out of cleaning the bathroom.
- Tom banyoyu temizlemekten çıktı.
- temizleme
- clean
Several students have gone home without cleaning the classroom.
- Birçok öğrenci sınıfı temizlemeden eve gitti.
It took me three days to clean the room.
- Odayı temizlemek üç günümü aldı.
- temizleme
- clearout
- tüylerini yakarak temizlemek
- singe off
- vajinayı temizlemek için uygulanan sıvı
- vaginal douche
- yabani otları temizlemek
- weed
- yarayı temizlemek
- drain
- yıkayıp temizlemek
- wash away
- yıkayıp temizlemek
- wash off
- yıkayıp temizlemek
- wash out
- çöp temizlemek
- scavenge
- ıslak süngerle temizlemek
- sponge down