temizleme teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- wipe
After you dispose of the diaper, you will need to properly wipe the baby's bottom with a wipe or damp cloth.
- Bebeğin bezini attıktan sonra, bebeğin altını bir mendille veya nemli bir bezle uygun şekilde temizlemen gerekecektir.
Mary needs a whole roll of toilet paper to wipe her ass clean.
- Mary'nin kıçını temizlemek için bir rulo tuvalet kağıdına ihtiyacı var.
- sweeping
- expurgating
- nettoyage
- swabbing
- clearing
Tom resumed clearing the table.
- Tom masayı temizlemeye devam etti.
Tom started clearing the table.
- Tom masayı temizlemeye başladı.
- purging
- refinement
- cleanup
Cleanup will cost millions of dollars.
- Temizleme, milyonlarca dolara mal olacak.
- scrubbing
- clean-up
- cleansing
- disinfestation
- effacing
- (Denizbilim) decantamination
- (Gıda) clarifying
- scrub
- depuration
- sanitization
- degreasing
- (Biyokimya,Teknik) decontamination
- clearance
- sweep
The children were assigned to sweep the room.
- Çocuklara odayı temizleme görevi verildi.
- purification
- purgation
- purifying
- purge
- cleaning; purification
- clarification
- expurgation
- cleaning
Now that you are here, you can help do the cleaning.
- Şimdi buradaysan, temizlemeye yardım edebilirsin.
Several students have gone home without cleaning the classroom.
- Birçok öğrenci sınıfı temizlemeden eve gitti.
- ablution
- clean
Several students have gone home without cleaning the classroom.
- Birçok öğrenci sınıfı temizlemeden eve gitti.
Now that you are here, you can help do the cleaning.
- Şimdi buradaysan, temizlemeye yardım edebilirsin.
- clearout
- temizleme bezi
- swab
- temizlemek
- clean up
I'm the one who has to clean up this mess.
- Bu pisliği temizlemek zorunda olan kişi benim.
I have to clean up my apartment.
- Dairemi temizlemek zorundayım.
- temizlemek
- clean
It took me three days to clean the room.
- Odayı temizlemek üç günümü aldı.
Tom got out of cleaning the bathroom.
- Tom banyoyu temizlemekten çıktı.
- temizleme banyosu
- (Mekanik) pickling
- temizleme gereçleri
- (Avcılık) cleaning kit
- temizleme işi
- clearing
- temizleme kapağı
- (İnşaat) cleanout
- temizleme klapesi
- flap
- temizleme maddesi
- detergent
- temizleme maddesi
- cleaning agent
- temizleme makinesi
- scrubber
- temizleme takımı
- (Avcılık) cleaning kit
- temizleme tozu
- cleaning powder
- temizleme çubuğu
- (Avcılık) cleaning rod
- temizleme (balık)
- (Gıda) gutting
- temizleme başlığı
- cleaning head
- temizleme dalışı
- (Askeri) clearance diving
- temizleme deliği
- cleanout hole
- temizleme donanımı
- cleaning device
- temizleme fırçası
- cleaning brush
- temizleme fırçası
- brush cleaner
- temizleme gücü
- detergency
- temizleme haslığı
- fastness to cleaning
- temizleme haslığı
- fastness cleaning
- temizleme kapısı
- cleaning door
- temizleme katsayısı
- decontamination factor
- temizleme kiti
- cleaner kit
- temizleme kiti
- (Çevre) clean-up kit
- temizleme lastiği
- cleaning rubber
- temizleme maddesi
- purifying agent, cleanser
- temizleme maddesi
- cleanser
- temizleme müfrezesi
- (Askeri) cleaning-up party
- temizleme rulosu
- cleaner roller
- temizleme silgisi
- cleaning eraser
- temizleme silindiri
- cylinder of cleaning system
- temizleme solventi
- (Kimya) cleaning solvent
- temizleme solüsyonu
- cleaning solution
- temizleme sıvısı
- cleaning fluid
- temizleme tapası
- cleanout plug
- temizleme turu
- cleaning passage
- temizleme yuvası
- (Bilgisayar) cleaner slot
- temizleme zamanı
- takedown time
- temizleme çubuğu
- cleaner bar
- temizleme ızgarası
- false grill
- temizleme şirketi
- cleansing agent
- temizlemek
- mop up
- temizle
- {f} clean
Now that you are here, you can help do the cleaning.
- Şimdi buradaysan, temizlemeye yardım edebilirsin.
Every Saturday we clean the whole house.
- Her cumartesi bütün evi temizleriz.
- temizlemek
- scavenge
- temizlemek
- {f} do
- temizlemek
- {f} wipe out
- kendi kendine temizleme
- (Çevre) self purification
- kuru temizleme yapmak
- (Tekstil) dry-clean
- temizle
- (Bilgisayar) clear log
- temizle
- (Bilgisayar) wash out
- temizle
- (Bilgisayar) cleanup
Cleanup will cost millions of dollars.
- Temizleme, milyonlarca dolara mal olacak.
- temizle
- (Bilgisayar) erase
- temizlemek
- kill
- temizlemek
- wipe off
- temizlemek
- remove the contamination
- temizlemek
- (Argo) liquidate
- temizlemek
- wash
I hate doing the washing up, even more than cleaning the toilet.
- Bulaşık yıkamaktan nefret ederim, hatta tuvalet temizlemekten daha çok.
- temizlemek
- refine
- temizlemek
- pick
- temizlemek
- scrub
- temizlemek
- deterger
- temizlemek
- deterge
- temizlemek
- (deyim) keep clear of
- temizlemek
- defecate
- temizlemek
- (Denizbilim) scrape
You can use a tongue scraper to clean your tongue.
- Dilinizi temizlemek için bir dil kazıyıcı kullanabilirsiniz.
- temizlemek
- brush
- temizlemek
- swob down
- temizlemek
- disinfect
- temizlemek
- buffer
- temizlemek
- scour
- temizlemek
- (deyim) make good
- temizlemek
- wash away
- temizlemek
- give something a sweep
- temizlemek
- wipe away
- temizlemek
- scour out
- temizlemek
- clear away
- temizlemek
- wash out
- temizlemek
- pay something off
- temizlemek
- absterge
- temizlemek
- make clean
- temizlemek
- batten
- temizlemek
- tidy
Isn't it easier to find your stuff when your room's tidy? I don't care. I don't want to clean my room.
- Odan düzenli olduğunda eşyanı bulmak daha kolay değil mi? Umurumda değil. Odamı temizlemek istemiyorum.
- temizlemek
- tidy out
- temizlemek
- sanitise
- temizlemek
- swab
- temizlemek
- remove dirt
- temizlemek
- clear up
- temizle
- {f} swab
I clean my ears using cotton swabs.
- Pamuklu çubuklar kullanarak kulaklarımı temizlerim.
- temizle
- {f} purging
- temizle
- expurgate
- temizle
- cleanse
He cleansed the wound before putting on a bandage.
- O bir bandaj koymadan önce yarayı temizledi.
The Europeans hired an exorcist to cleanse their continent of demons.
- Avrupalılar iblislerin kıtasını temizlemek için bir cinci hoca tuttu.
- temizle
- {f} clearing
Thank you for clearing the backyard.
- Arka bahçeyi temizlediğin için teşekkürler.
Tom resumed clearing the table.
- Tom masayı temizlemeye devam etti.
- temizle
- make clean
- temizle
- remove dirt
- temizle
- {f} expurgating
- temizle
- remove the contamination
- temizle
- scour out
- temizle
- {f} swabbing
- temizlemek
- decontaminate
- temizlemek
- purify
- temizlemek
- clean out
It shouldn't take us long to clean out the garage.
- Garajı temizlemek çok zaman almamalı.
- temizlemek
- purge
- temizlemek
- remove
- temizlemek
- comb out
- temizlemek
- square
- temizle
- cleaning
Now that you are here, you can help do the cleaning.
- Şimdi buradaysan, temizlemeye yardım edebilirsin.
All of us were busy cleaning the room.
- Hepimiz odayı temizlemekle meşguldük.
- Temizle
- clean up
We must clean up the kitchen.
- Mutfağı temizlemeliyiz.
If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage.
- Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.
- Temizlemek
- mundare
- temizle
- flush
Some toilets waste a lot of water every time they are flushed.
- Bazı tuvaletler her zaman temizlendiği için çok su israf ediyorlar.
Tom forgot to flush the toilet.
- Tom tuvaleti temizlemeyi unuttu.
- temizle
- hoover
- temizle
- {f} clear
In the morning, we clear the futon.
- Sabahleyin katlanır yatağı temizleriz.
He cleared his throat, and said:I love Tatoeba!.
- Boğazını temizledi ve Ben Tatoeba'yı seviyorum! dedi.
- temizlemek
- clear sth up
- Temizlemek
- flush
- alkalik temizleme
- alkaline cleaning
- anodik temizleme
- anodic cleaning
- asitle temizleme
- pickling
- bellek temizleme
- core flush
- boğazını temizleme
- hawk
- buji temizleme ve test cihazı
- (Otomotiv) spark plug cleaner and tester
- cenaze işleri bulaşıcı madde temizleme toplama noktası
- (Askeri) mortuary affairs decontamination collection point
- daldırmayla temizleme
- soak cleaning
- delik temizleme
- hole cleaning
- dikkatli temizleme
- (Çevre) deliberate decontamination
- diş temizleme maddesi
- dentifrice
- el ile temizleme
- (Bilgisayar) manual cleaning
- emülsiyon temizleme
- emulsion cleaning
- en son temizleme
- (Bilgisayar) last cleaned
- en yakın kuru temizleme nerede
- Where is the nearest dry cleaner's
- fırçalı temizleme
- brush cleaning
- fıçıda temizleme
- barrel cleaning
- halı temizleme makinesi
- sweeper
- ilk temizleme
- preliminary purification
- istenmeyen kişilerden temizleme
- purge
- içini temizleme
- evisceration
- kanı süzerek temizleme
- dialysis
- kar temizleme aracı
- snowplough
- kar temizleme aracı
- snowplow
The first snowplows were drawn by horses.
- İlk kar temizleme aracı atlar tarafından çekildi.
The snowplow cleared the snow from the street.
- Kar temizleme aracı caddeden karı temizledi.
- kar temizleme makinesi
- snow plough
- kazan temizleme
- boiler cleaning
- kuru temizleme
- dry cleaning
Please pick up my dry cleaning.
- Lütfen kuru temizlemeden elbiselerimi alıver.
Do you want dry cleaning or regular wash?
- Kuru temizleme mi yoksa normal yıkama mı istiyorsun?
- kuru temizleme
- cleaning
Tom picked up the dry cleaning on his way home.
- Tom eve giderken kuru temizlemeyi aldı.
Please pick up my dry cleaning.
- Lütfen kuru temizlemeden elbiselerimi alıver.
- kuru temizleme deterjanı
- dry-cleaning detergent
- kuru temizleme deterjanı
- dry cleaning detergent
- kuru temizleme dükkânı
- dry cleaner's
- kuru temizleme endüstrisi
- dry cleaning industry
- kuru temizleme haslığı
- fastness dry cleaning
- kuru temizleme haslığı
- (Tekstil) fastness to dry cleaning
- kuru temizleme yapmak
- to dry-clean
- kuru temizleme yapmayın
- Do not dry clean
- kurum temizleme firçası
- flue brush
- kurum temizleme fırçası
- (İnşaat) flue brush
- kılları temizleme
- depilation
- lağım temizleme düzeni
- flusher
- mayın temizleme
- mine clearing
- mekanik temizleme
- mechanical purification
- metal temizleme
- metal cleaning
- metal temizleme asidi
- pickle
- motorlu bulaşıcı maddeleri temizleme cihazı
- (Askeri) power driven decontamination apparatus
- ot temizleme makinesi
- weeder
- pancar temizleme makinesi
- beet cleaning machine, beet washing machine
- püskürtmeli temizleme
- spray cleaning
- ruhu temizleme
- purgatorial
- sadece kuru temizleme
- dry clean only
- silindir temizleme
- (Bilgisayar) roller cleaning
- sokak temizleme makinesi
- streetcleaner
- su temizleme yetkilisi
- (Askeri) water clearance authority
- su terminali temizleme yetkilisi
- (Askeri) water terminal clearance authority
- temizle
- cleansing
- temizle
- decontaminate
- temizle
- cleansed
He cleansed the wound before putting on a bandage.
- O bir bandaj koymadan önce yarayı temizledi.
- temizle
- cleaned
Working together, they cleaned the entire house in no time.
- Birlikte çalışarak, bütün evi çabucak temizlediler.
I have just cleaned my room.
- Ben az önce odamı temizledim.
- temizle
- scourout
- temizle
- disinfest
- temizle
- delouse
- temizle
- scour#out
- temizle
- fillet
- temizle
- {f} purge
- temizlemek
- get rid of
- temizlemek
- clarify
- temizlemek
- depurate
- temizlemek
- slang to rob, clean out
- temizlemek
- (Konuşma Dili) to get rid of, eliminate