Tom maintained eye contact with Mary.
- Tom Mary ile göz teması sürdürdü.
Tom can be contacted directly.
- Tom'la doğrudan temas kurulabilir.
Tom is in touch with his feelings.
- Tom duyguları ile temas halinde.
Feel free to contact me if you have any other questions.
- Başka sorunlarınız olursa benimle temas kurmaktan çekinmeyin.
I will get in touch with him as soon as possible.
- Mümkün olduğunca kısa sürede onunla temasa geçeceğim.
He confessed in court that he was in touch with racist groups.
- O, ırkçı gruplarla temas halinde olduğunu mahkemede itiraf etti.
He will be contacting you directly.
- O sizinle doğrudan temas kuracak.
I will get in touch with you.
- Ben seninle temas kuracağım.
He confessed in court that he was in touch with racist groups.
- O, ırkçı gruplarla temas halinde olduğunu mahkemede itiraf etti.
It's too late to contact Tom now.
- Artık Tom'la temas etmek için çok geç.
Please don't hesitate to contact me if you have any other questions.
- Başka sorunlarınız olursa benimle temas etmekten çekinmeyin.
fiziksel temas isteriz.