Tom did his best to avoid making eye contact with Mary.
- Tom Mary ile göz temasından kaçınmak için elinden geleni yaptı.
By studying overseas, students can come into contact with other manners and customs.
- Yurt dışında eğitim görerek, öğrenciler diğer görgü ve gelenekler ile temas kurabilirler.
Feel free to contact me if you have any other questions.
- Başka sorunlarınız olursa benimle temas kurmaktan çekinmeyin.
Tom is in touch with his feelings.
- Tom duyguları ile temas halinde.
I will get in touch with you again about this matter.
- Bu konuyla ilgili seninle tekrar temasa geçeceğim.
I will get in touch with him as soon as possible.
- Mümkün olduğunca kısa sürede onunla temasa geçeceğim.
He will be contacting you directly.
- O sizinle doğrudan temas kuracak.
I will get in touch with him as soon as possible.
- Mümkün olduğunca kısa sürede onunla temas edeceğim.
I will get in touch with you.
- Ben seninle temas kuracağım.
It's too late to contact Tom now.
- Artık Tom'la temas etmek için çok geç.
Please don't hesitate to contact me if you have any other questions.
- Başka sorunlarınız olursa benimle temas etmekten çekinmeyin.
fiziksel temas isteriz.