Bana ne demek istediğini söyle.
- Tell me what you mean.
Patronun sana saldırsa ve defolup gitmeni söylese bile, sen demek istediğini anlatmalısın.
- Even if you boss attacks you and tells you to go away, you should make your point.
O, eşine gerçeği anlatmakta tereddüt etmedi.
- He didn't hesitate to tell his wife the truth.
Gerçeği anlatmak gerekirse o benim sevgilim.
- To tell the truth, she is my girlfriend.
Sana önemli bir şey söylemek istiyorum.
- I want to tell you something important.
Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.
- To tell the truth, this matter does not concern it at all.
Bir orijinali sahteden ayırt etmek zordur.
- It's difficult to tell an original from a fake.
Bazen doğruyu yanlıştan ayırt etmek zordur.
- It is sometimes hard to tell right from wrong.
Kimin gerçeği söylediğini anlamak zordur.
- It's hard to figure out who's telling the truth.
Neden bize nereye gittiğini anlatarak başlamıyorsun?
- Why don't you start by telling us where you went?
Neden bize seninle kimin gittiğini anlatarak başlamıyorsun?
- Why don't you start by telling us who went with you?
Tom fıkra anlatmada iyidir.
- Tom is good at telling jokes.
Daha sonra ne olacağını anlatmak yok.
- There is no telling what will happen next.
Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.
- Please tell me where you will live.
Trenin ne zaman kalkacağını lütfen bana söyleyebilir misin?
- Can you please tell me what time the train leaves?
Onun ve Mary'nin Fuji dağına tırmandıkları zamanı Tom'un bana anlattığını hatırlıyorum.
- I remember Tom telling me about the time he and Mary had climbed Mt. Fuji.
Onu dolaylı olarak anlatıyorsun, değil mi?
- You are telling it second hand, aren't you?
Tom'a bilmek istediği şeyi söyleyemedim.
- I couldn't tell Tom what he wanted to know.
Bilmek istediğin her şeyi sana söyleyeceğim.
- I'll tell you everything you want to know.
Ne olacağını tahmin etmek mümkün değil.
- There is no telling what will happen.
Ne zaman geleceğini tahmin etmek mümkün değil.
- There is no telling when they will come.
Tom'a ne olduğunu söylemenin nesi var?
- What's wrong with telling Tom what happened?
Ne zaman hastalanacağımızı söylemek imkansız.
- There is no telling when we will fall ill.
And in his lap a masse of coyne he told, / And turned vpsidowne, to feede his eye / A couetous desire with his huge threasury.
Please tell me the time.
Tell him to go away.
He seems to like to tell lies.
I want to tell you a story.
Cherry looks old, Mergenthaler told himself. His age is telling. Querulous — that's the word. He's become a whining, querulous old man absorbed with trivialities.
Time will tell what became of him.