telefondayım

listen to the pronunciation of telefondayım
Türkçe - İngilizce
(Bilgisayar) on the phone

I'm on the phone right now. - Şu anda telefondayım.

I'm on the phone with him now. - Şimdi onunla telefondayım.

telefon
{i} telephone

He asked for my permission to use the telephone. - Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.

Where is the nearest telephone? - En yakın telefon nerede?

telefon
blower
telefon
phone

Does she know your phone number? - Telefon numaranı biliyor mu?

Get both a phone and internet access in a single package! - Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın!

telefon
call

She won't call this evening. - Bu akşam telefon etmez.

I need to make a telephone call. - Benim bir telefon konuşması yapmam gerekiyor.

telefon
(Bilgisayar) name on
telefon
(Bilgisayar) telephony
telefon
dial phone
telefon
telephoned

It was Mike that telephoned the police. - Polise telefon eden Mike idi.

I was leaving home when Tom telephoned me. - Tom bana telefon ettiğinde evden ayrılıyordum.

telefon
telephone call, phone call
telefon
telephone, phone
telefon
telephone, phone; call, telephone call, phone call
Türkçe - Türkçe

telefondayım teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

telefon
Konuşmaları ileten ve yansıtan elektrik tesisatının bütünü
telefon
Birbirinden uzakta bulunan iki kişinin konuşmasını sağlayan cihaz
telefon
Belirli bir uzaklıktaki konuşmaları ileten ve yansıtan elektrik tesisatının bütünü
telefondayım