telefoncu

listen to the pronunciation of telefoncu
Türkçe - İngilizce
telephonist
telephone office
(someone) who is a switchboard operator
switchboard operator, operator, telephonist
installer of telephones; telephone lineman; telephone repairman
telefon
{i} telephone

He asked for my permission to use the telephone. - Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.

Where is the nearest telephone? - En yakın telefon nerede?

telefon
blower
telefon
phone

She wanted my permission to use the phone. - Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.

Get both a phone and internet access in a single package! - Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın!

telefon
call

She won't call this evening. - Bu akşam telefon etmez.

I called Susan to apologize to her, but she hung up on me. - Ona özür dilemek için Susan'ı aradım fakat o, telefonu yüzüme kapadı.

telefon
(Bilgisayar) name on
telefon
(Bilgisayar) telephony
telefon
dial phone
telefon
telephoned

I was leaving home when Tom telephoned me. - Tom bana telefon ettiğinde evden ayrılıyordum.

It was Mike that telephoned the police. - Polise telefon eden Mike idi.

buralarda telefoncu nerede bulabilirim
Where can I find a telephone office around here
telefon
telephone call, phone call
telefon
telephone, phone
telefon
telephone, phone; call, telephone call, phone call
Türkçe - Türkçe
Santral memuru, santralci
Telefon düzeni kuran veya telefon onaran kimse
telefon
Konuşmaları ileten ve yansıtan elektrik tesisatının bütünü
telefon
Birbirinden uzakta bulunan iki kişinin konuşmasını sağlayan cihaz
telefon
Belirli bir uzaklıktaki konuşmaları ileten ve yansıtan elektrik tesisatının bütünü
telefoncu