telafi etmek

listen to the pronunciation of telafi etmek
Türkçe - İngilizce
atone
compensate

I worked hard to compensate for the loss. - Kaybı telafi etmek için çok çalıştım.

To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him. - Hastanedeki tatsız deneyimleri telafi etmek için, Tom onun için faydalı olandan biraz daha fazla içti.

make good
(Askeri) reimburse
retrieve
make amends

I want to work as a volunteer to make amends for everything I've done. - Yaptığım her şeyi telafi etmek için bir gönüllü olarak çalışmak istiyorum.

What has Tom done to make amends? - Tom telafi etmek için ne yaptı?

Recover, make amends, recompense, condone
recover
condone
to compensate, to recompense, to atone (for), to make amends, to make up for sth
(Hukuk) to compensate

To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him. - Hastanedeki tatsız deneyimleri telafi etmek için, Tom onun için faydalı olandan biraz daha fazla içti.

To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him. - Hastanedeki hoş olmayan deneyimlerini telafi etmek için Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.

recompense
to compensate for; to make up for (a loss); to make good (a loss)
make up for

You have to work harder to make up for lost time. - Kayıp zamanı telafi etmek için daha sıkı çalışmalısın.

The country is trying hard to make up for her trade deficit. - Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor.

overcompensate
repair
repay
recuperate
atone for
redeem
recoup
undo
redress
right
make up

To make up for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than he should have. - Hastanedeki kötü deneyimlerini telafi etmek için, Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.

The country is trying hard to make up for her trade deficit. - Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor.

retrieve
amends

Tom has promised to make amends. - Tom telafi etmek için söz verdi.

What has Tom done to make amends? - Tom telafi etmek için ne yaptı?

to make amends
make up for

The country is trying hard to make up for her trade deficit. - Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor.

I had to make up for the loss. - Kaybı telafi etmek zorundaydım.

telâfi etme
redemption
telafi etme
(Ticaret) reimbursement
zaman kaybını telâfi etmek
make up for lost time
telafi et
compensate

I worked hard to compensate for the loss. - Kaybı telafi etmek için çok çalıştım.

In order to compensate for the country's aging population, the government has decided to take steps to significantly increase birth and immigration rates. - Ülkenin yaşlanan nüfusunu telafi etmek için, hükümet doğum ve göç oranlarını önemli ölçüde artırmak için adımlar atmaya karar verdi.

telafi et
atone
telafi et
atone for
telafi et
make compensations for
telafi et
recoup
telafi et
recover
telafi etme
to compensate
gecikmeyi telâfi etmek
make up leeway
telafi et
compensated

The government compensated the farmers for the damage to the crops. - Hükümet çiftçilerin hasatlarının zararını telafi etti.

telafi etme
{i} retrieval
telâfi etme
making up
telâfi etme
recuperation
zaman kaybını telâfi etmek
make up leeway
Türkçe - Türkçe
yerini doldurmak, karşılamak
telafi etmek