His repeated delinquencies brought him to court.
- Tekrarlanan suçları onu mahkemeye getirdi.
Despite repeated warnings, Tom didn't stop doing that.
- Tekrarlanan uyarılara rağmen, Tom bunu yapmaktan vazgeçmedi.
He repeated his name slowly.
- Yavaşça adını tekrarladı.
No, repeated the Englishman.
- Hayır, İngiliz tekrarladı.
I don't want to bore you by repeating things you already know.
- Zaten bildiğin şeyleri tekrarlayarak seni sıkmak istemiyorum.
Madness is repeating the same experience, expecting the results to be different.
- Çılgınlık, sonuçların farklı olacağını umarak, aynı deneyimi tekrarlamaktır.