Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

tekellüf

listen to the pronunciation of tekellüf
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) Kendi isteğiyle külfete girmek, bir zorluğa katlanmak
(Osmanlı Dönemi) Yapmacık hâl ve hareket. Zoraki hareket.Üstadımız, tekellüf ve taazzumdan aslâ hoşlanmaz ve talebelerinin dahi tekellüf kaydından âzâde olmalarını emreder. Ve buyururlar ki, "Tekellüf şer'an ve hikmeten fenâdır. Çünkü, tekellüf sevdası, insanı hadd-i ma'rufu tecâvüze sevkeder. Mütekellif olanlar, bazan hodbinâne bir tezâhür ve tefâhür tavrı ve muvakkat soğuk bir riyâkâr vaziyeti takınmaktan kurtulmaz. Halbuki, bunların
(Osmanlı Dönemi) Gösterişe kapılmak. Özenmek
(Hukuk) Külfetli iş görme, külfete katlanma, yapmacıklı davranma; gösteriş
(Osmanlı Dönemi) kendi isteğiyle külfete girmek, bir zorluğa katlanmak, gösterişe kapılmak, özenmek yapmacık hal ve hareket, zorakî hareket
Bir işi gösterişli bir biçimde yapmaya çalışma, özenme, gösteriş
Zahmet veren bir iş görme, güçlüğe katlanma
teklif tekellüf
Samimî olmama, resmî olma durumu, teklifli olma
tekellüf