She left without saying even a single word.
- Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı.
Did God really create the earth in a single day?
- Tanrı, dünyayı gerçekten tek bir günde mi yarattı?
The question can only be interpreted a single way.
- Sorun sadece bir tek şekilde yorumlanabilir.
A unicycle has only one wheel.
- Tek tekerlekli bir bisikletin sadece bir tekeri vardır.
Would you like a single room?
- Tek kişilik bir oda ister misin?
I want a single room if possible.
- Mümkünse tek kişilik bir oda istiyorum.