tehlikeler

listen to the pronunciation of tehlikeler
Türkçe - İngilizce
dangers

Dangers give relish to an adventure. - Tehlikeler bir maceraya zevk verir.

You should be alert to the possible dangers. - Olası tehlikelere karşı uyanık olmalısın.

plural of danger
tehlike
danger

It is dangerous for children to play in the street. - Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.

Radioactive matter is dangerous. - Radyoaktif maddeler tehlikelidir.

tehlike
hazard

The use of optical instruments with this product will increase eye hazard. - Bu ürünle birlikte optik aletlerin kullanımı göz tehlikesini artıracaktır.

This is a hazard to your health. - Bu sağlığınız için bir tehlikedir.

tehlike
threat

There are dangers that threaten both men and women. - Hem erkekleri hem de kadınları tehdit eden tehlikeler vardır.

The threat no longer exists. - Tehlike artık mevcut değil.

tehlike
{i} peril

Unless a nation's existence is in peril, war is murder. - Bir ulusun hayatı tehlikede değilse, savaş cinayettir.

Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels. - Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.

tehlike
(Hukuk) jeopardy

Would domestic peace be plunged into jeopardy? - İç barış tehlikeye girer mi?

bütün tehlikeler
(Sigorta) all risks
tehlike
pitfall
tehlike
dangerousness
tehlike
(Askeri) mayday
tehlike
menace
tehlike
endanger

I still can't believe they had a snow leopard in that zoo. I thought they were an endangered species. - O hayvanat bahçesinde bir kar leoparı olduğuna hâlâ inanamıyorum. Onların tehlike altındaki bir tür olduğunu düşünüyordum.

Can Tatoeba contribute to the saving of endangered languages? - Tatoeba, yok olma tehlikesinde olan dillerin korunmasında katkıda bulunabilir mi?

tehlike
trouble

Jamal is a dangerous thug. He always gets in trouble. - Jamal tehlikeli bir haydut. Her zaman başı beladadır.

tehlike
insecureness
tehlike
distress

We've got a distress signal from that ship. - Biz o gemiden bir tehlike sinyali aldık.

The ship flashed a distress signal. - Gemi bir tehlike sinyali gönderdi.

tehlike
perniciousness
jeolojik tehlikeler
(Coğrafya) geologic hazards
tehlike
risk

This water can be drunk without risk. - Bu su tehlikesizce içilebilir.

He saved the child at the risk of his own life. - Kendi canını tehlikeye atarak çocuğu kurtardı.

tehlike
storm cloud
tehlike
danger, hazard; risk; emergency
tehlike
shoal
tehlike
(gemi) distress
tehlike
emergency
tehlike
danger; hazard; peril
tehlike
hazardousness
Türkçe - Türkçe

tehlikeler teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

TEHLİKE
(Osmanlı Dönemi) (Tehlüke) (Helâk. den) Helâkete sebep olacak hâl. Felâket
Tehlike
alarm
Tehlike
(Osmanlı Dönemi) BİM
tehlike
Büyük zarar veya yok olmaya yol açabilecek durum, muhatara: "Tehlike gittikçe büyüyor, güçlük artıyordu."- R. H. Karay
tehlike
Büyük zarar veya yok olmaya yol açabilecek durum, muhatara
tehlike
Gerçekleşme ihtimali bulunan fakat istenmeyen durum
tehlike
Gerçekleşme ihtimali bulunan fakat istenmeyen durum: "Ketumdur, katlandığı acıları, atlattığı tehlikeleri sergilemeyi hiç sevmez."- A. İlhan
tehlikeler