tehdit etmek

listen to the pronunciation of tehdit etmek
Türkçe - İngilizce
threaten

The labor unions had been threatening the government with a general strike. - İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi.

I swear all I meant to do was to threaten Tom. - Tüm yapmak istediğimin Tom'u tehdit etmek olduğuna yemin ederim.

menace
threat

I swear all I meant to do was to threaten Tom. - Tüm yapmak istediğimin Tom'u tehdit etmek olduğuna yemin ederim.

Tom threatened to leave Mary. - Tom Mary'yi tehdit etmekle terk etti.

to threaten; to menace; to threaten or menace (someone) with
(Hukuk) deem
blustering
(Askeri) intimidate
overhang
to threaten, to menace
impend
tehdit et
{f} threat

They threatened to kill me so I gave them up my wallet. - Beni öldürmekle tehdit ettiler bu yüzden cüzdanımı onlara verdim.

The volcanic eruption threatened the village. - Volkanik patlama köyü tehdit etti.

tehdit et
{f} menacing
tehdit et
{f} menace

Three men menaced him with knives. - Üç adam bıçaklarla onu tehdit etti.

tehdit et
{f} blustering
parmağını sallayarak tehdit etmek
wag one's finger at
tehdit et
threatened

The volcanic eruption threatened the village. - Volkanik patlama köyü tehdit etti.

He threatened to make it public. - Onu ortaya dökmekle tehdit etti.

tehdit etme
menacing
tehdit teşkil etmek
become a threat
tehdit teşkil etmek
be a threat
Türkçe - Türkçe
Tehlikeli bir durum yaratmak
Korkutmak, korku vermek, gözdağı vermek
(Osmanlı Dönemi) TA'ZİR
tehdit etmek