The labor unions had been threatening the government with a general strike.
- İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi.
I swear all I meant to do was to threaten Tom.
- Tüm yapmak istediğimin Tom'u tehdit etmek olduğuna yemin ederim.
I swear all I meant to do was to threaten Tom.
- Tüm yapmak istediğimin Tom'u tehdit etmek olduğuna yemin ederim.
Tom threatened to leave Mary.
- Tom Mary'yi tehdit etmekle terk etti.
They threatened to kill me so I gave them up my wallet.
- Beni öldürmekle tehdit ettiler bu yüzden cüzdanımı onlara verdim.
The volcanic eruption threatened the village.
- Volkanik patlama köyü tehdit etti.
Three men menaced him with knives.
- Üç adam bıçaklarla onu tehdit etti.
The volcanic eruption threatened the village.
- Volkanik patlama köyü tehdit etti.
He threatened to make it public.
- Onu ortaya dökmekle tehdit etti.