We're just being cautious.
- Biz sadece tedbirli davranıyoruz.
Tom cautiously pushed the door open and entered the room.
- Tom tedbirli bir şekilde kapıyı açtı ve odaya girdi.
A miser hoards money not because he is prudent but because he is greedy.
- Bir cimri tedbirli olduğu için değil fakat açgözlü olduğu için para biriktirir.
We need to be prudent.
- Tedbirli olmamız gerekiyor.
Mary is wary of strangers.
- Mary yabancılara karşı tedbirli.
Greece is taking radical measures to prevent a collapse of its financial system.
- Yunanistan mali sisteminin çökmesini önlemek için radikal tedbirler alıyor.
Preventive measures are much more effective than the actual treatment.
- Önleyici tedbirler gerçek tedaviden çok daha etkilidir.
Every precaution has been taken.
- Her türlü tedbir alındı.
It was a wise precaution.
- O akıllıca bir tedbirdi.
I appreciate your discretion.
- Tedbirini takdir ediyorum.
Drastic measures must be taken to prevent the further spread of the virus.
- Virüsün daha fazla yayılmasını engellemek için ciddi tedbirler alınmalı.
Fire cannot be prevented by half measures.
- Yangın yetersiz tedbirlerle önlenemez.
I would have to take precautionary steps to keep him out.
- Onu içeriye sokmamak için, ihtiyati tedbirler almak zorunda kaldım.
We have to take steps to prevent air pollution.
- Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.
Herhangi bir önlem almadım.
- Herhangi bir tedbir almadım.
Kongre önlemi onaylamadı.
- Kongre tedbiri tasdik etmedi.