tecavüz teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- rape
Her father was accused of statutory rape.
- Onun babası ırza tecavüzle suçlandı.
Dan denied he had anything to do with Linda's rape.
- Dan Linda'nın tecavüzü ile ilgisi olduğunu reddetti.
- intrusion
- offense
- law molestation; indecent assault; attempted rape
- aggression; attack
- exceeding, surpassing
- law violation, infringement; transgression; encroachment; trespassing; unlawful entry
- aggression, attack, invasion; transgression, excess; rape
- missing (a target)
- violence
Rape and sexual assault are crimes of violence.
- Tecavüz ve cinsel taciz şiddet suçlarıdır.
Rape is always a crime of violence.
- Tecavüz her zaman bir şiddet suçudur.
- infraction
- invasion
- breaking in
- encroachment
- inroad
- infringement
- desecration
- (hakka) trespass
- an outrage upon decency
- assault
Sami was sentenced 18 years for rape and assault.
- Sami, tecavüz ve saldırı nedeniyle 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Rape and sexual assault are crimes of violence.
- Tecavüz ve cinsel taciz şiddet suçlarıdır.
- outrage
- aggression
- incursion
- offence [Brit.]
- (Askeri) aggressive
- {i} offence
- (Askeri) breach of close
- (Kanun) breach
- excess
- trendy
- assault
Rape and sexual assault are crimes of violence.
- Tecavüz ve cinsel taciz şiddet suçlarıdır.
The middle aged man was charged with assault.
- Orta yaşlı adam tecavüz ile suçlandı.
- infringement
- molestation
- encroachment
- desecration
- intrusion
- encroaching
- to rape
- trench on
- criminal
- tecâvüz etmek
- rape
They want to rape our women.
- Kadınlarımıza tecavüz etmek istiyorlar.
Sami wanted to rape Layla.
- Sami, Leyla'ya tecavüz etmek istedi.
- tecâvüz etmek
- ravish
- tecavüz etmek
- rape
They want to rape our women.
- Kadınlarımıza tecavüz etmek istiyorlar.
Sami wanted to rape Layla.
- Sami, Leyla'ya tecavüz etmek istedi.
- tecâvüz etmek
- intrude
- tecavüz etmek
- a) to attack, to invade b) to transgress, to exceed, to encroach (on/upon sth) c) to rape, to violate
- tecavüz etmek
- 1. to attack. 2. to violate, infringe; to transgress; to encroach upon (on); to trespass on; to enter (a place) unlawfully; to cross (a boundary) unlawfully. 3. to molest; to assault indecently; to attempt to rape. 4. to exceed, surpass. 5. (for something) to miss (its target)
- tecâvüz bildirmek istiyorum
- I want to report a rape
- tecâvüz etme
- violation
- tecâvüz etmek
- infringe
- tecâvüz etmek
- outrage
- tecâvüz etmek
- abuse
- tecâvüz etmek
- entrench upon
- tecâvüz etmek
- assault
- tecâvüz etmek
- (hak) trespass
- tecâvüz etmek
- break into
- tecâvüz etmek
- aggress
- tecâvüz etmek
- attack
- tecâvüz etmek
- trench on
- tecâvüz etmek
- impinge
- tecâvüz etmek
- interfere with
- tecâvüz etmek
- encroach on
- tecâvüz etmek
- (sınır) overstep
- tecâvüz etmek
- encroach
- tecâvüz etmek
- shame
- tecâvüz etmek
- violate
- tecâvüz etmek
- trench upon
- cinsel tecavüz
- rape
- tecavüz etmek
- infringe up
- tecavüz etmek
- infringe on
- tecavüz etmek
- impinge on
- zorla tecavüz
- violence
- tecavüz etmek
- invade
- tecavüz etmek
- violate
- tecavüz etmek
- trench on
- haddi tecavüz eden. mübalâğalı
- limit of rape. magniloquent
- hakkına tecavüz etmek
- Encroach
- kişilik haklarına tecavüz
- infringement of personality rights
- ademi tecavüz
- nonaggression
- araziye tecavüz
- trespass
- başkasının hakkına tecavüz
- disturbance of the peace
- başkasının hakkına tecavüz etmek
- disturb the peace
- cebren tecavüz
- forcible rape
- cebri tecavüz
- (Pisikoloji, Ruhbilim) forcible rape
- fiili tecavüz
- (hukuk) assault
- manevi tecavüz
- (Latin) contumelia
- marka hakkına tecavüz
- trademark infringement
- meskene tecavüz
- break-in
- meskene tecavüz
- breaking
- sırayla tecavüz etme
- gang rape
- sırayla tecavüz etme
- gangbang
- tecavüz etmek
- poach
- tecavüz etmek
- trench
- toplu tecavüz
- gang rape
- toplu tecavüz
- gangbang
- ırza tecavüz
- violence
- ırza tecavüz
- rape, violation
- ırza tecavüz
- criminal assault
- ırza tecavüz
- an outrage upon decency
- ırza tecavüz
- incident assault
- ırza tecavüz
- rape
Her father was accused of statutory rape.
- Onun babası ırza tecavüzle suçlandı.