Para yırtmak suçtur ama çekleri yırtılmak suç değildir.
- Tearing money up is a crime, but tearing checks up isn't.
Para yırtmak suçtur ama çekleri yırtılmak suç değildir.
- Tearing money up is a crime, but tearing checks up isn't.
Bana gözyaşı kanalımın tıkandığı söylenildi.
- I was told my tear duct was blocked.
Gözyaşı akıtmamak için çabaladı.
- She tried not to shed a tear.
Bu evin çok fazla onarıma ihtiyacı var, onu yıkmak ve yenisini yapmak daha kolay olacaktır.
- This house needs so many repairs, it would be easier to tear it down and build a new one.
Kimse bu evi yıkmayacak.
- Nobody is going to tear down this house.
Bu evin çok fazla onarıma ihtiyacı var, onu yıkmak ve yenisini yapmak daha kolay olacaktır.
- This house needs so many repairs, it would be easier to tear it down and build a new one.
Bunu temizlemek bir sürü zaman, kan, ter ve göz yaşı aldı.
- It took a lot of time, blood, sweat and tears to clean it.
Gözyaşları içinde, o, mektubunu yırttı ve onu attı.
- In tears, she tore up his letter and threw it away.
Makasla kesmek yerine kumaşı niçin yırtıyorsun?
- Why did you tear the cloth instead of cutting it with scissors?
Para yırtmak suçtur ama çekleri yırtılmak suç değildir.
- Tearing money up is a crime, but tearing checks up isn't.
Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
- My mother looked at me with tears in her eyes.
Yanaklarından süzülen yaşlarla ona seslendi.
- She called out to him, with tears running down her cheeks.
He went tearing down the hill at 90 miles per hour.
A small tear is easy to mend, if it is on the seam.
The slums were torn down to make way for the new development.
Ryan wiped the tear from the paper he was crying on.
Her eyes began to tear in the harsh wind.