His explanation that a solution would take time didn't satisfy anyone.
- Çözümün zaman alacağı konusundaki açıklaması kimseyi tatmin etmedi.
Our policy is to satisfy our customers.
- Politikamız müşterilerimizi tatmin etmektir.
Tom satisfied his hunger by eating some sandwiches.
- Tom birkaç sandviç yiyerek açlığını tatmin etti.
The meal satisfied his hunger.
- Yemek onun açlığını tatmin etti.