tatlım

listen to the pronunciation of tatlım
Türkçe - İngilizce
sweetheart

What are you crying about, sweetheart? - Niçin ağlıyorsun, tatlım?

You don't have to worry about me, sweetheart. - Benim hakkımda endişelenmek zorunda değilsin, tatlım.

sweet

Are you tired, sweetie? - Yorgun musun, tatlım?

What are you crying about, sweetheart? - Niçin ağlıyorsun, tatlım?

love, sweetheart, darling, dear, sugar, honey
honey

What can I do for you, honey? - Senin için ne yapabilirim, tatlım?

Come back to bed, Honey. - Yatağa geri dön tatlım.

honeybun
honeybunch
sweety
sweetie

Are you tired, sweetie? - Yorgun musun, tatlım?

Just seven more days — then I'll see my sweetie again. - Sadece yedi gün daha ve sonra tatlımı tekrar göreceğim.

sugar
dear

Hi, my dear, my darling, my honey, my destiny. How was your day? - Merhaba, canım, sevgilim, tatlım, kaderim. Günün nasıldı?

love
darling

Hi, my dear, my darling, my honey, my destiny. How was your day? - Merhaba, canım, sevgilim, tatlım, kaderim. Günün nasıldı?

lovey
tatlı
sweet

He likes anything sweet. - O, tatlı olan herhangi bir şeyden hoşlanır.

Good night and sweet dreams. - İyi geceler ve tatlı rüyalar.

tatlı
{i} dessert

You can't have dessert until you finish your meal. - Yemeğini bitirinceye kadar tatlı alamazsın.

Have a satsuma for dessert. - Tatlı olarak bir satsuma al.

tatlı
pretty

His wife is very pretty. - Onun karısı çok tatlı.

Tom married a very pretty girl. - Tom çok tatlı bir kızla evlendi.

tatlı
{s} amiable
tatlı
{s} pleasant
tatlı
enjoy
tatlı
yummy

Ooh! Chocolate mousse. Yummy. - Ohh! Çikolatalı tatlı krema. Nefis.

tatlı
gustable
tatlı
winsome
tatlı
endearing
tatlı
drinkable
tatlı
pleasant-tasting
tatlı
confectionery
tatlı
hooly
tatlı
goody
tatlı
sweeter

The pain caused by love is much sweeter than any pleasure. - Aşkın verdiği acı herhangi bir zevkten daha tatlıdır.

The pain you go through because of love is by far sweeter than any other pleasure. - Aşktan dolayı katlandığın acı herhangi bir zevkten çok daha tatlıdır.

tatlı
pleasing
tatlı
musical
tatlı
winning
tatlı
sweets

I like to eat sweets. - Tatlı yemeyi severim.

The dentist would like you not to eat any sweets. - Dişçi herhangi bir tatlı yememeni ister.

tatlı
dainty
tatlı
enjoyable
tatlı
appealing
tatlı
beautiful

Layla was the sweetest and most beautiful girl I have ever met. - Leyla şimdiye kadar tanıdığım en tatlı ve en güzel kızdı.

She wasn't beautiful, but she had big, kind brown eyes and a sweet smile. - O güzel değildi ama onun büyük, nazik kahverengi gözleri ve tatlı bir gülümsemesi vardı.

tatlı
syrupy
tatlı
sugary
tatlı
tasty

This chocolate is very sweet and tasty. - Bu çikolata çok tatlı ve lezzetli.

tatlı
grand

The grandmother gives sweets to her grandchildren. - Büyükanne torunlarına tatlılar vermektedir.

tatlı
darling

Hi, my dear, my darling, my honey, my destiny. How was your day? - Merhaba, canım, sevgilim, tatlım, kaderim. Günün nasıldı?

My sweet darling, I miss you so much. - Benim tatlı sevgilim, seni o kadar çok özledim ki.

tatlı
sapid
tatlı
mellow
tatlı
prepossessing
tatlı
benign
tatlı
nice

He became a nice young man. - O, tatlı genç bir adam oldu.

Layla was a very nice sweet woman. - Leyla çok hoş tatlı bir kadındı.

tatlı
genial
tatlı
melodic
tatlı
gentle
tatlı
gorgeous
tatlı
fresh

I believe this fish is a freshwater fish. - Bu balığın bir tatlısu balığı olduğuna inanıyorum.

Such fishes as carp and trout live in fresh water. - Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.

tatlı
melodious
tatlı
{s} delightful

She has a delightful sense of humor. - Tatlı bir mizah duygusu var.

tatlı
bland
bana mesaj at tatlım
text me sweety
selam tatlım
hi honey
tatlı
caressing
tatlı
{s} smooth
tatlı
pleasant, agreeable, nice, sweet; amiable, genial; delicious; dulcet, melodious
tatlı
subtle
tatlı
soft

Humphrey is a softly-spoken person. - Humphrey tatlı dilli bir kişidir.

Mr Smith is a softly-spoken person. - Bay Smith tatlı dilli bir insandır.

tatlı
sweetmeat
tatlı
fruity
tatlı
saccharine
tatlı
afters
tatlı
silken
tatlı
sweet; tasty; pretty, nice, sweet, pleasant, pleasing; (ses) dulcet; mellifluous, mellifluent; (su) fresh, drinkable; sweet, dessert
tatlı
honied
tatlı
sweet dessert, Brit. sweet (especially a pastry soaked in syrup)
tatlı
pleasantly, agreeably, nicely; genially
tatlı
agreeable
tatlı
luscious
tatlı
subtile
tatlı
toothsome
tatlı
sweet (in taste)
tatlı
mellifluent
tatlı
sweetie

Just seven more days — then I'll see my sweetie again. - Sadece yedi gün daha ve sonra tatlımı tekrar göreceğim.

Are you tired, sweetie? - Yorgun musun, tatlım?

tatlı
honeyed
tatlı
dulcet
tatlı
(ses) silky
tatlı
suave

Gao Dao is usually really suave, but he seems completely smitten in front of his girlfriend. - Gao Dao genellikle gerçekten tatlı ama o, kız arkadaşının önünde tamamen abayı yakmış görünüyor.

tatlı
sweeties
tatlı
mellifluous

He has a mellifluous voice. - Onun tatlı bir sesi var.

tatlı
blancmange
tatlı
agree
tatlı
gooey
tatlı
butterscotch
tatlı
affable
tatlı
gemütlich
tatlı
debonair
tatlı
fudge
Türkçe - Türkçe

tatlım teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

TATLİM
(Osmanlı Dönemi) Yüzüne eliyle vurmak
Tatlı
(Osmanlı Dönemi) HOŞ
Tatlı
(Osmanlı Dönemi) HULV
tatlı
İnsanı çeken; göze, kulağa hoş gelen, rahatlatan, dinlendiren, sevindiren
tatlı
Acı olmayan, içilebilen, yenilebilen. İnsanı çeken, göze, kulağa hoş gelen, rahatlatan, dinlendiren, sevindiren: "Bu acı adam, tatlı ve nüktedandı."- Y. Z. Ortaç. Şekerle veya şekerli şeylerle yapılan yiyecek
tatlı
Sinirlendirmeden, hoşa gidecek bir biçimde, tatlılıkla
tatlı
Acı olmayan, içilebilen, yenilebilen
tatlı
Şekerle veya şekerli şeylerle yapılan yiyecek
tatlı
Şeker tadında olan
tatlı
(Osmanlı Dönemi) şirin
tatlım