Bu lezzetli keki tatmak ister misin?
- Would you like to taste this yummy cake?
Sarımsak yemeğin lezzetini artırmak için kullanılır.
- Garlic is used to improve the taste of food.
Karpuz sıcak bir günde lezzetlidir.
- Watermelon tastes delicious on a hot day.
Tom Fransız şarabı için bir tat geliştirdi.
- Tom developed a taste for French wine.
Ben bütün iyileri tattım, ve sağlıklı olmaktan daha iyisini bulmadım.
- I tasted all goods, and didn't find better than good health.
Sen bir tadına bakmak ister misin?
- Would you like a taste?
Limonlu suyun tadını beğeniyorum.
- I like the taste of lemon water.
Limonun tadını beğeniyor musun?
- Do you like the taste of lemons?
Müzikte zevkler kişiden kişiye değişir.
- Tastes in music vary from person to person.
Zevkler ve renkler tartışılmaz.
- There is no accounting for tastes.
Yabancı pirinç sert ve tatsızdır ve de Japon damak tadına hitap etmez.
- Foreign rice is hard and tasteless, and doesn't appeal to the Japanese palate.
Tom'un mükemmel bir damak tadı var.
- Tom has excellent taste.
Tat vermek için tuz ve biber ilave et.
- Add salt and pepper to taste.
O, onun dudaklarının nasıl tad alacağını merak ediyordu?
- She wondered what his lips would taste like.
Tadının nasıl olduğunu merak ediyorum.
- I wonder what it tastes like.
Benim zevklerim seninkilerden oldukça farklı.
- My tastes differ greatly from yours.
Çok iyi zevklerin var.
- You have very good tastes.
Bir tadımlık ister misin?
- Would you care for a taste?
O, peynirli kekin tadına baktı.
- He tasted the cheesecake.
Annem sütün tadına baktı.
- My mother tasted the milk.
Onlar pirincin tadına bakıyorlar.
- They're tasting the rice.
Bifteğin muhteşem bir tadı vardı.
- The beefsteak tasted marvelous.
İlk defa mı tadına bakıyorsun?
- Is this the first time you have tasted it?
Daha fazla kırmızı biber gerekip gerekmediğini görmek için sosun tadına bak.
- Taste the sauce to see if it needs more chili.
Daha fazla sarımsak gerekip gerekmediğini görmek için çorbanın tadına bak.
- Taste the soup to see if it needs more garlic.
O yemek çok lezzetli.
- That food is very tasteful.
Tom'un oturma odası zevkle döşenmiştir.
- Tom's living room was tastefully furnished.
Tom'un evinin içi zevkle dekore edilmiştir.
- The interior of Tom's house is decorated tastefully.
Dr. Parker has good taste in wine.
The chicken tasted great.
Livy is quoted to have said They had not yet tasted the sweetness of freedom.