He put weather stripping around the door to keep out drafts.
- Taslakları dışarıda tutmak için kapının etrafına tecrit şeridi koydu.
Negotiators have agreed on two draft texts, but there are still many areas of disagreement.
- Arabulucular iki taslak metin üzerinde anlaşmaya vardı, ama hala anlaşma sağlanamayan birçok konu var.
This project grew out of a sketch I made on a napkin at a party last year.
- Bu proje geçen yıl bir partide bir peçete üstüne yazdığım bir taslaktan ortaya çıktı.
Tom looked at Mary's sketches.
- Tom Mary'nin taslaklarına baktı.
There's a draught in here.
- Burada bir taslak var.
The manuscript had been written out by hand.
- Taslak elle yazılmıştı.