tanz

listen to the pronunciation of tanz
Almanca - Türkçe
e {tants} r dans
raks
danslar
dans etmek

Dans etmek tüm bedenle gülümsemektir! - Tanzen ist Lächeln mit dem ganzen Körper!

Dans etmek ayaklar için hayal etmek gibidir. - Für die Füße ist Tanzen wie Träumen.

dans ettirmek
dans et
dans

Böyle güzel dans etmeyi nerede öğrendin? - Wo hast du so gut tanzen gelernt?

Tüm akşamı birlikte dans etmek için harcadık. - Wir verbrachten den ganzen Abend damit, zusammen zu tanzen.

zum Tanz auffordern
dansa kaldırmak
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) Herkesle eğlenme. Alay etmek
Alay etme
İngilizce - Türkçe

tanz teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

dance
{f} dans etmek

Hiç kimse dans etmekten başka bir şey yapmadı. - No one did anything but dance.

Isadora Duncan öyle zarafetle dans etti ki Avrupa'da dans etmek için davet edildi. - Isadora Duncan danced with such grace that she was invited to dance in Europe.

dance
{i} dans

Linda Meg kadar iyi dans edebilir. - Linda can dance as well as Meg.

Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur. - This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed.

dance
{i} balo

Baloya gelmeme izin ver; Ben de dans etmek istiyorum. - Let me come to the ball; I, too, would like to dance.

Tom lise balosunda Mary ve sadece diğer üç kız ile dans etti. - Tom danced with Mary and only three other girls at the high school prom.

dance
{f} dans ettirmek
dance
eğlence

Dans etmeni izlemek eğlenceli. - It's fun to watch you dance.

dance
dans etme

Hiç kimse dans etmekten başka bir şey yapmadı. - No one did anything but dance.

Benimle dans etmek ister misin? - Would you like to dance with me?

dance
(Tıp) Beyindeki bir lezyona bağlı olarak gelişen istemdışı düzensiz vücut hareketleri (Koredeki hareketler gibi)
dance
{f} oynatmak
dance
{i} danslı parti
dance
{i} oyun

O birçok halk oyunu biliyor. - He knows many folk dances.

dance
{f} oynamak
dance
dance in attendance birinin etrafında dört dönmek
dance
{i} dans müziği

O bir dans müziği plağı aldı. - She has bought a record of dance music.

dance
sıçramak
Almanca - İngilizce
dance
of dance
Tanz an der Stange
pole dancing (activity)
Tanz an der Stange
pole dance (set of movements)
Tanz zum Mitmachen
participation dance
Tanz-
terpsichorean
Tanz
saltatory
'Aufforderung zum Tanz' (von Weber / Werktitel)
'Invitation to the Dance' (by Weber / work title)
Abendgesellschaft mit Tanz
dinner dance
Beguine (ein Tanz)
beguine
Calypso (Musikstil und Tanz)
calypso (musical style and dance)
Csardas Musik / Tanz
czardas
Darf ich bitten? (Aufforderung zum Tanz)
Shall we dance?
Darf ich um den nächsten Tanz bitten?
May I have the next dance?
Es ist faszinierend, was Tanz bei den Patienten auslösen und für sie bedeuten ka
It's fascinating to see what dance can unleash in the patients and signify for them
Fandango (spanischer Tanz mit Kastagnetten)
fandango
Gesellschaftstanz (bestimmter Tanz)
ballroom dance
Hornpipe (ein Tanz)
hornpipe
Jitterbug (Tanz)
jitterbug
Kehraus (letzter Tanz)
the last dance
Merengue (Tanz und Musikstil)
merengue
Musette (frz. Musikart und Tanz)
bal musette (French style of music and dance)
Nach dem Film „Tanz mit mir“ gingen Fred Astaire und Ginger Rogers getrennte Weg
Fred Astaire and Ginger Rogers went splitsville after the film "Shall We Dance"
Rausschmeißer (letzter Tanz)
get-out dance
Reserviere bitte den nächsten Tanz für mich.
Please save the next dance for me
Rumba Musik / Tanz
rumba
Shimmy (Tanz)
shimmy
Shuffle (Tanz)
shuffle
bauschiger Unterrock mit Rüschen (für ein Tanz-/Brautkleid)
petticoat (for a dancing/wedding gown)
ein temperamentvoller Tanz
a lively dance
in Tanz umgesetzt
set to dance
in Tanz umsetzen
to set something to dance
in Tanz umsetzend
setting to dance
zum Tanz aufspielen
to play dance music