tanınmamış

listen to the pronunciation of tanınmamış
Türkçe - İngilizce
unknown
inglorious
unrecognized
unsung

He was one of the unsung heroes of the revolution. - O, devrimin tanınmamış kahramanlarından biriydi.

The volunteer firefighters are the real unsung heroes in this situation. - Gönüllü itfaiyeciler bu durumda, tanınmamış gerçek kahramanlardır.

unnoted
unheard-of
non-detect
obscure
unidentified
unheard of
tanı
{i} diagnosis
tanı
identification
tanı
direct
tanı
(Bilgisayar) identify

Can you identify the man using this picture? - Bu fotoğrafı kullanan adamı tanımlayabilir misin?

You can easily identify Tom because he is very tall. - Tom'u kolaylıkla tanıyabilirsin çünkü o çok uzun.

tanı
recognise

Remember me? No. Well, well. I'm surprised you don't recognise me! Are we supposed to? - Beni hatırlıyor musun? Hayır. Hayret. Beni tanımamana şaşırdım! Tanımamız gerekiyor mu?

Do you recognise the person in this picture? - Bu fotoğraftaki adamı tanıyor musun?

tanı
{f} recognized

She was burned so extensively that her children no longer recognized her. - O kadar yoğun yandı ki çocukları onu artık tanımadı.

She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such. - O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.

tanı
diagnostic

The sphygmomanometer is an important diagnostic instrument. - Tansiyon ölçme aleti önemli bir tanı aracıdır.

emeklilik hakkı tanınmamış
pensionless
tanı
diagnosis teşhis
Türkçe - Türkçe

tanınmamış teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

tanı
Bir hastalığı tanıma işi, teşhis
tanınmamış